Felsefe hakkında her şey…

Hayatın anlamı üzerine 3 önemli kitap: Anlamlı bir yaşam hakkında üç farklı yorum…

25.11.2024
Hayatın anlamı üzerine 3 önemli kitap: Anlamlı bir yaşam hakkında üç farklı yorum…

Hayatın anlamı nedir? Bu soru hem derin hem de olağan bir yaklaşımla ele alınabilir. Hem eleştirel hem de hafife alınır bir soru olarak görülebilir.

Sorunun cevabına ve cevabın ardında yatan nedene ilişkin arayış, her zaman açık uçludur. Bu sorgulama hattının doğasında, insanlık durumunun ya da evrenin varoluş amacının önemi ya da önemsizliği yatmaktadır.

Sunacağım kitap listesi bu soruyu daha iyi kavramamıza yardımcı olabilir.

“İnsanın Anlam Arayışı” / Viktor E. Frankl

Viktor Frankl, “İnsanın Anlam Arayışı”nda Nazi toplama kamplarında geçen kişisel yaşantısını anlatıyor. Bu ölüm kamplarında yaşanan vahşet ve dehşet, yakın tarihin en korkunç ve insanlık dışı vakalarından biridir. Okurlar olarak, böylesine anlamsız ve acımasız bir varoluş durumunda anlam aramanın bir anlamı olup olmadığını merak etmekle karşı karşıya kalırız.

Yine de Frankl, işlenen vahşetlerin hiçbiri üzerinde durmuyor. Bunun yerine, o dönemdeki diğer mahkûmların düşünce yapısını ayrıntılı olarak anlatıyor. Bu mahkûmlar ölümleriyle, hayatlarının ve sevdiklerinin yok edilmesiyle yüzleşirken Frankl “trajik-iyimserlik” olarak adlandırdığı şey aracılığıyla kendi yaşama nedenini ve bir anlam bulma deneyiminin yol haritasını çıkarmaya çalışıyor.

“Hayattan ne beklediğimiz değil, hayatın bizden ne beklediği önemliydi. Hayatın anlamını sormayı bırakmalı ve bunun yerine kendimizi hayat tarafından her gün ve her saat sorgulanan kişiler olarak düşünmeliydik. Cevabımız konuşma ve meditasyondan değil, doğru eylem ve doğru davranıştan oluşmalıydı. Yaşam en nihayetinde, sorunlarına doğru cevabı bulma ve her birey için sürekli olarak belirlediği görevleri yerine getirme sorumluluğunu üstlenmek demektir.”

“Siddhartha” / Herman Hesse

Herman Hesse’nin eskimeyen romanı, nesiller boyu arayış içinde olanlara ve filozoflara ilham vermiş ve onları etkilemiştir. Bu roman, aydınlanmaya ulaşmak için bir dizi kültürel ve ruhani yoldan geçen zengin bir Hint Brahmanının hikâyesidir. Hesse birçok farklı dünya felsefesini bir araya getirerek ruhani yolculuğa dair eşsiz bir vizyon ortaya koyar. Jung psikolojisinden Budizm ve Hinduizm’e kadar çok çeşitli felsefi kaynaklardan yararlanır. Hesse, karakterinin gerçek bireysel huzur ve mutluluğu bulabilmesi için tüm ideolojileri aşmaya ve dogmaları yıkmaya çalışır.

“Siddhartha” hem ana karakterimiz hem de okuyucunun kendisi için bir yolculuktur. Bilgi ve bilgelik arayan gençlerin sürekli ilgisini çekmiş bir yetişkinliğe geçiş romanıdır.

“Sözcükler düşünceleri pek iyi ifade edemiyor. Düşünceler dile getirildikleri anda her zaman biraz farklı, biraz çarpık, biraz budalaca bir hâle bürünüyor. Yine de bir insan için değerli ve bilgece olanın bir başkası için saçma görünmesi beni memnun ediyor ve bu bana doğru görünüyor.”

“Sisifos Söyleni” / Albert Camus

Albert Camus, 20. yüzyılın en etkileyici ve heyecan verici felsefi kurgu eserlerinden bazılarını kaleme almıştır. “Sisifos Söyleni”nde Camus, insanın dünyasını saçma olarak nitelendirir; çünkü bu dünya, varoluşunun anlamına dair hiçbir soruya cevap veremeyecektir. Bu öyküde evreni, insanın çile ve acılarına sessiz bir seyirci olarak konumlandırır. Camus intihar fikrini, bu fikre asla cevap vermeyecek kayıtsız ve saçma bir dünya için tek mantıklı cevap olarak görür.

İntihar yerine Camus, saçma bir dünyaya karşı başkaldırı fikri üzerine kafa yorar.

Kitabın ilerleyen bölümlerinde Camus absürd olanla, eski Yunan mitlerine göre bir kayayı sonsuza kadar bir dağın tepesine yuvarlamaya mahkûm edilen, ancak tepeye ulaştığında kayanın tekrar aşağı yuvarlandığını gören Sisifos arasında bir paralellik kurar. Camus, Sisifos’un her zaman katlanmak zorunda kalacağı bu ebedi savaşımın sonucunun farkında olduğunu, ancak bunu yaparken tutkusundan hiçbir şey kaybetmediğini söyler.

“Sisifos’u dağın eteğinde bırakıyorum! İnsan her zaman yükünü yeniden yüklenir. Ama Sisifos tanrıları yadsıyan ve kayaları kaldıran daha yüksek bir sadakati öğretir bize. O her şeyin yolunda olduğu sonucuna varır. Bundan böyle efendisiz olan bu evren ona ne kısır ne de boş görünür. O taşın her bir zerresi, o karanlık dağın her bir mineral tanesi, kendi içinde bir dünya oluşturur. Zirveye doğru girişilen mücadelenin kendisi bir insanın yüreğini doldurmaya yeter. İnsanlar Sisifos’u mutlu olarak hayal etmelidir.”

Yazan: Sosyolog Ömer Yıldırım

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...