Felsefe hakkında her şey…

Sartre: Özgürlük ve Ateizm İlişkisi

07.11.2019
1.683

Sartre Tanrının varlığını derli toplu bir savunuyla reddeder.

Hükümran bir Tanrı olsaydı o zaman kişisel özgür özneler olmazdı. Oysaki insan özgür bir varlıktır. Öyleyse egemen bir Tanrı mevcut değildir. Hatta, madem insanlar kutsal olarak yaratılmış varlıklar değil, o zaman onların ne olacağını belirleyen bir taslak ve plan da yok demektir.

“İnsan her şeyden önce var olur, kendisiyle karşılaşır, dünyaya açılır ve sonra kendisini tanımlar.” der Sartre. Önceki ateistleri hatalı bulur, çünkü onlar sistemlerinden Tanrı kavramını çıkarıp atabileceklerini ve aynı zamanda hâlâ insan doğası ve nesnel değerlerden bahsetmeye devam edebileceklerini sanmışlardır. Bilakis, “İnsan doğası yoktur, çünkü böyle bir mefhumu başlatacak bir Tanrı yoktur.” Başvurulacak bir insan tabiatı olmadığına göre, özgür olmaya mahkumsunuzdur.

Sartre özgürlüğe sahip olmadığınızı, özgürlüğün kendisi olduğunuzu söyler. Özgürlük pek çok nitelikten biri değil, türümüzde kendinden var olan bir şeydir; çünkü varoluşunuzun her anında kendinizi yeniden yaratmaktasınızdır. “Özgür olmaya mahkumuz” der Sartre, çünkü özgürlük muhteşem bir insan yüküdür. Çünkü özgürlükle beraber hayatınız için sorumluluk almak gelir. Suçu ne çevreye ne de Tanrı’ya atabilirsiniz.

1940’tan sonra Alman esir kampında geçirdiği zaman boyunca ve daha sonra Fransız Direnişi sırasında, Sartre, demokrasi adına yazmaya karar vermiştir. O dönemden itibaren başlıca meşguliyeti insan doğasında yaradılıştan var olan özgürlüğü politik özgürlükle bağlantılandırma teşebbüsü olmuştur. Düşünce tarihindeki belki de en radikal özgürlük anlayışı Sartre’ınkidir.

Bir durumun içine doğarsınız. Varoluşunuzun değiştiremeyeceğiniz bu özelliklerine Sartre “gerçeklik” adını verir. O çevrede değil de bu çevrede, o anne babadan değil de bu anne babadan dünyaya gelmişsinizdir. Yani, bu gerçekleri üzerinde hiçbir kontrolünüzün bulunmadığı geçmiş olaylar tarafından sebep olunarak özgürlüğünüz üstüne yüklenen zorunluluklar olarak görebilirsiniz. Oysa bu gerçeklerin siz onlara bir anlam atfedene kadar bir anlamı yoktur. Hakiki özgürlüğünün, gerçekliğinize karşılık veriş şeklinizle öne çıkar. Variyetin içine doğmuşsanız, büyüdükçe bu hayat tarzını devam ettirmenin yollarını da arayabilirsiniz, bu hayattan elinizi eteğinizi çekip rahip de olabilirsiniz, yoksulların hakları için de savaşabilirsiniz. Cinsi et konusunda da aynı şey geçerlidir. Cinsiyet biyolojik bir gerçektir, oysa gerçekliğin bu kadarı o ya da bu cinsiyetten olmanın ne anlama geldiği hakkında hiçbir şey söylememektedir. Dolayısıyla, bilimsel gerçekler hayatınızı nasıl yaşayacağınız konusunda size çok az şey söyleyebilmektedir. Hayatınızdan ne elde edeceğinizi belirlemekte hâlâ önemli ölçüde özgürsünüzdür.

Sartre Dostoyevski’nin bildirisini alıntılar: “Eğer Tanrı yoksa her şeye izin vardır.- Başvurulacak ya da muhatap alınacak nesnel değerler veya dini emirler yoktur.” Açık ve aydınlık bir değerler aleminde ne ardımızda ne de önümüzde, bizi haklı çıkaracak ya da bahane bulmamıza yarayacak bir araç yoktur.” der Sartre. “Mazeret kabul etmez bir şekilde, yalnız bırakılmış durumdayız.”

Sartre, talihsiz bir aşk yaşamış, bir sınavdan kaldığı için askerlik kariyerinden mahrum bırakılmış fakir ve yetim bir adamın hikayesini anlatır. Adam, içinde bulunduğu feci durumun Tanrı’ya hizmet etmesi gerektiğine dair bir işaret olduğuna inanır ve bir Cizvit rahibi olur. Sartre’a göre bu anlam bu bireyin bu deneyimlere vermeyi seçtiği anlamdır. Bir başka açıdan bakıldığında, örneğin adam bu olayların devrimci olması gerektiği anlamına geldiğine de kolaylıkla karar verebilirdi. Bireye ne yapacağını söyleyen ahlaki bir almanak yoktur. Sartre’ın felsefesinin ana fikri şudur ki bireyler nasıl hareket edeceklerine karar vermek suretiyle gerçeklere anlamlar yüklerler.

Varoluşçuluk Üzerine Denemeler adlı eserinde Sartre insanın kendisi seçmeksizin “Varoluşun içine atıldığından” bahseder: “İnsan, varoluşçunun kendisini gördüğü gibi, tanımlanamaz ve belirlenemezse, bunun sebebi en başta insanın hiçbir şey olmamasıdır. İnsan ancak sonradan bir şey olacaktır ve olacağı şeyi kendisi meydana getirecektir.”

Hazırlayan: Sosyolog Ömer YILDIRIM
Kaynak: Ömer YILDIRIM’ın Kişisel Ders Notları. Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 1. Sınıf “Felsefeye Giriş” ve 2., 3., 4. Sınıf “Felsefe Tarihi” Dersleri Ders Notları (Ömer YILDIRIM); Açık Öğretim Felsefe Ders Kitabı; “Her Yönüyle Felsefeyi Anlamak” Kennet Shouler

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...