Felsefe hakkında her şey…

John Locke’ta Bilginin Dereceleri Problemi

06.11.2019
2.516

Bilgi tanımları ışığında Locke, bilgilerimizi apaçıklık derecesi bakımından derecelendirir. Bu derecelendirme ideler arasındaki uyuşma ve uyuşmamayı algılayışımızın değişik yollarından kaynaklanır. Bu açıdan Locke, üç bilgi derecelendirmesi belirler: sezgisel, tanıtlamalı ve duyusal bilgi.

Bilgi, ideler arasındaki uyuşma ya da uyuşmamanın algılanma yoluna göre üçe ayrılır; Sezgisel, Tanıtlamalı ve Duyusal.

SEZGİSEL (İNTUİTİF) BİLGİ

Zihnimiz iki ide arasındaki uyuşma ya da uyuşmama ilişkisini, başka bir ide araya girmeden dolaysız olarak algılayabiliyorsa, bu türden bilgiye sezgisel (intuitif) bilgi denir.

Burada zihin herhangi bir inceleme ya da tanıtlama edimine girmeden doğruyu bir bakışta algılar. Bir karenin üçgen olmadığını, siyahın beyaz olmadığını böyle aracısız olarak kavrarız. Bilgi tanımında özdeşlik ya da başkalık tarzındaki uyuşma ya da uyuşmama biçimi, bu bilgi türünü tümüyle karşılar. Bu türden bilgilerde doğruluk kuşkuya mahal bırakmayacak kadar kesindir.

TANITLAMALI (DEMONSTRATİF) BİLGİ 

Bu bilgi derecesinde zihin ideler arasındaki uyuşmayı ya da uyuşmamayı algılayabilir ama bu birincideki gibi dolaysız olmaz. Burada iki ide arasındaki uyuşma ya da uyuşmamayı doğrudan algılayamayışının nedeni, zihnin, üzerinde araştırma yapılan ideleri onları birlikte gösterecek biçimde bir araya getirememesidir. Zihin bu durumda aradığı uyuşmayı ya da uyuşmamayı bulabilmek için bir ya da birkaç idenin aracılığına başvurmak zorunda kalır. Yani bir tür uslamlama yapmak zorunda kalır. Bu uslamlama sonucunda zihin, bir üçgenin üç açısıyla iki dik açının toplam büyüklükleri arasındaki uyuşmayı daha başka açısal hesaplamaların yardımıyla keşfetmiş olur.

“Başka herhangi iki ide arasındaki uyuşmayı göstermeye yarayan bu aracı idelere kanıtlar denir; uyuşma ya da uyuşmamanın bu yoldan açık ve seçik olarak algılanmasına da tanıtlama denir. Çünkü bu anlığa gösterilmiş ve zihnin onu görmesi sağlanmıştır” (Locke, 1996: 305).

Görüldüğü gibi bu yolla kesin bilgi elde etmek kolay değildir ve başlangıç olarak beliren bir kuşku durumunun giderilmesinin ardından gelir ve her adımda sezgisel apaçıklığın sağlanması gerekir. Sonuç olarak bu bilgi de sezgisel bilgi gibi mutlak doğruluk değeri taşır.

DUYUSAL (SENSİTİF) BİLGİ

Locke’a göre sezgi ve tanıtlamaya dayandırılamayan her şey ne denli güvenle kabul edilmiş olursa olsun ya inanç ya kanı düzeyinde kalmak zorundadır. Bir dışsal nesneden aldığımız idenin zihnimizde bulunduğundan daha kesin bir şey olamaz ve bu bir sezgisel bilgidir. Ancak, zihnimizde bulunan bu yalın idenin zihnimiz dışında gerçek bir karşılığının bulunup bulunmadığı kimileri için hep sorun teşkil etmiştir. Çünkü duyular herhangi bir dış nesne tarafından etkilenmeden de zihinde kimi zaman ideler oluşabildiği bilinen bir gerçektir. Ayrıca rüyalarda da zihnimizdeki ideler açık ve nettir ama bunların zihnimiz dışında nesnel bir karşılığı yoktur.

Şu halde bir şeyin idesini taşıyor olmamız olgusu o şeyin var olduğunu tanıtlamaz. Bunların var olduğunu ancak üzerimizde etkide bulunurken bilebiliriz. Bunun dışında kalan zamanlarda bu varlıkların bir bilgisine sahip olduğumuz söylenemez. Deneyim bizi basit tarafından niteliklerden haberdar eder. Ama bu nitelikler arasındaki ilişkilerin deneyime dayanarak hiçbir biçimde güvencesine sahip değiliz. Biz nesneleri duyularımızla nasıl görüyorsak öyle algılarız ama tözü asla duyularımızla algılayamayız.

Duyularımız aracılığıyla nesneler birbirleriyle gerçekten nasıl bağlantılıdır asla bilemeyiz Locke’a göre sezgisel bilgi bize varolduğumuzun kesinliğini verir; tanıtlamalı bilgi Tanrı’nın varolduğunu kanıtlara dayanarak bildirir ve duyusal bilgi öteki benlerin ve nesnelerin varolduğunu garanti eder ama sadece onları deneyimlediğimiz sırada garanti eder. Onun dışındaki zamanlar için bir şey söylemek güçleşir. Görüldüğü gibi Locke bütün bilgilerimizin kaynağı olarak duyu deneyimini göstermiş, ancak mantıksal yapılı bilgiler ve matematik bilgileri dışında mutlak bilginin bulunamayacağını onaylamak zorunda kalmıştır.

Hazırlayan: Sosyolog Ömer YILDIRIM
Kaynak: Ömer YILDIRIM’ın Kişisel Ders Notları. Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 1. Sınıf “Felsefeye Giriş” ve 2., 3., 4. Sınıf “Felsefe Tarihi” Dersleri Ders Notları (Ömer YILDIRIM); Açık Öğretim Felsefe Ders Kitabı

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...