Felsefe hakkında her şey…

Feridüddin Attar

05.11.2024
Feridüddin Attar

Feridüddin Attar, İranlı mutasavvıf, filozof ve şairdir. Ayrıca hekim ve eczacı yönü de bulunan Feridüddin Attar dolayısıyla Attar (aktar) olarak anılır.

Fars edebiyatındaki ilk tezkire olan “Tezkiretü’l Evliya”nın yazarı olan Feridüddin Attar; Mevlana, Şeyh Galip ve başkaca birçok mutasavvıfça övülmüş, methedilmiş, ve çoğu günümüze dek ulaşan pek çok eser bırakmıştır.

Feridüddin Attar Nişabur civarındaki Şadyah bölgesinde babasına ait bulunan attar dükkanında çalışırken ilim öğrenme gayreti de güdüyordu. Feridüddin Attar‘ın eserlerine bakıldığında kendisinin iyi derecede Arapça bildiği; tefsir, hadis, kelam, fıkıh gibi dinî ilimle üzerine öğrenim gördüğü; hikmet, felsefe, eczacılık gibi alanlarla da özel olarak ilgilendiği görülmektedir. Ancak bu ilimleri nereden ve kimden öğrendiği hakkında tarihi kaynaklarda yeterli bir bilgi bulunmamaktadır.

Bazı tarihçiler Feridüddin Attar‘ın tasavvufta adet olduğu üzere seyahatler yaptığından, Mekke’ye gidip Kabe’yi ziyaret ettiğinden, hatta Şam, Mısır ve Hindistan’a kadar ulaştığından söz etseler de bunlar spekülasyon olarak kalmıştır.

Feridüddin Attar hayatının sonuna doğru yazdığı “Esrarname”de Kabe’yi görme arzusu içinde olmasını ifade etmiştir ki bu da onun Hicaz’a gitmediğinin delilidir.

Feridüddin Attar kimdir?

Horasan Selçukluları’nın son zamanlarında Nişabur’da doğan, tıp ve eczacılık ile meşguliyeti dolayısıyla “Attar” lakabını alan Ferîdüddin Muhammed’in hayatının ilk dönemleri hakkında net bir bilgi bulunmamaktadır.

Eserlerinden anlaşıldığı kadarıyla gençliğinde bir yandan attarlık yaparken diğer yandan da ilim tahsil ederek bazı sufilere hizmet etmiştir. Bunlar arasında tasavvuf büyükleri hakkındaki metinleri okumak, sufi sözlerini ve ilgili şiirleri derlemek gibi faaliyetler de vardır.

Haklarında herhangi bir bilgi bulunmayan anne ve babasını gençliğinin ilk evresinde kaybetmiştir. Tasavvufa intisâbından sonra bir dizi seyahate çıktığı, Irak, Şam, Mısır, Mekke, Medine, Hindistan ve Türkistan’a yaptığı yolculuklardan sonra Nişabur’a geri dönerek burada inzivaya çekildiği rivayet edilir.

Feridüddin Attar’ın tasavvufta kime yöneldiği ve hangi silsileden faydalandığı belirsizdir. Ancak “Esrârnâme”sinin önsözünde Ebû Saîd-i Ebü’l-Hayr’ı yüceltip manen ona yöneldiğini ve sahip olduğu her şeyi onun ruhaniyetinden aldığını söyleyerek “Üveysilik”ine işaret eder.

Eserlerinden, dönemindeki birçok sûfî ile tanıştığı, onlarla vakit geçirdiği ve eserlerini dikkatle okuyarak tasavvufta yetkinliğini ilerlettiği anlaşılmaktadır.

Feridüddin Attar 1221 yılında Moğollar tarafından öldürülmüştür.

Yazan: Sosyolog Ömer Yıldırım

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...