Felsefe hakkında her şey…

Bertrand Russell Kimdir?

02.11.2019
7.547
Bertrand Russell Kimdir?

Bertrand Russell, 18 Mayıs 1872 ila 2 Şubat 1970 tarihleri arasında yaşamış olan büyük İngiliz filozofudur. Bertrand Russell ayrıca matematikçi, tarihçi ve eleştirmen yönüyle de ön plana çıkan bir düşünürdür.

BERTRAND RUSSELL

Bertrand Russell, 1872 yılında Galler’de Ravenscroft’ta, aristokrat bir ailenin mensubu olarak dünyaya geldi. Russell ailesi, birkaç yüzyıl boyunca İngiltere’nin siyasî yaşamında etkili olmuştu. Büyükbabası, Kraliçe Viktorya döneminde 1840’lar ile 1860’lar arasında başbakanlık görevinde bulunmuştu.

Bertrand Russell’ın annesi, Cambridge’teki Girton College’ın kurucuları arasındaydı.

Russell’ın ailesi, o zamanlar için radikal kabul edilebilecek siyasî görüşleri savunuyorlardı. Russell’ın babası John Russell, ateistti ve hem annesi hem de babası, doğum kontrolünün savunucusuydular.

Bertrand Russell

Bertrand Russell

John Russell, felsefeci John Stuart Mill’den Bertrand Russell’ın seküler “vaftiz babası” olmasını istemişti. Mill, Russell’ın doğumundan bir yıl kadar sonra öldü. Ancak Mill’in Russell üzerindeki etkisi, yapıtlarını daha sonra okumasıyla yaşam boyu devam etti.

Russell’ın bir abisi ve bir ablası vardı. Russell iki yaşındayken annesini ve daha sonra da ablasını kaybetti. Dört yaşındayken de babası bronşitten vefat etti. Russell’ın ve abisinin bakımını, başbakanlık yapmış olan büyükbabası ve eşi üstlendi.

Russell, altı yaşındayken de büyükbabasını kaybetti. Çocukluğu ve gençliği boyunca Russell’ın yaşamındaki merkezî figür, büyükannesi Kontes Russell oldu. Russell’ın büyükannesi, dinsel açıdan bir muhafazakâr olmakla beraber Darwincilik’i benimseyen ve toplumsal adalete önem veren ilerici görüşlere de sahipti. Bu görüşler, Russell’ın yetişmesinde belirleyici oldu.

Russell’ın gençlik yılları, yalnız ve sıkıntılı geçti. Otobiyografisinde intihar etmeyi düşündüğünü ancak, daha fazla matematik öğrenme isteğinin kendisini intihar etmekten vazgeçirdiğini yazmıştır.

Genelde, evde özel dersler alarak öğrenim görmüştür. Abisi Frank, kendisini Euklides’in geometrisi ile tanıştırmıştır ve geometri çalışmaları, Russell’ın ilgi alanlarını belirlemiştir. Russell, 15 yaşından itibaren Hristiyan inancına ait dogmaları sorguladığını ve 18 yaşında ise bu dogmaları tamamen terk ettiğini ifade etmiştir.

Russell, Cambridge Trinity College’da matematik okumak üzere burs kazanır ve buradaki öğrenimine 1890 yılında başlar. Burada, kendisinden bir yaş genç Moore ile tanışır. Alfred North Whitehead’den özellikle etkilenir. Russell, matematik ve felsefe alanlarında çok başarılı olur ve 1893 yılında mezun olur. 1895 yılında, akademik üye unvanını alır.

1893 yılında ilk evliliğini yapar. Evliliği, 1901 yılından itibaren dağılır. Ancak boşanması 1921 yılını bulur.

1896 yılında German Social Democracy başlıklı eserini yayımlar. Bu konuda, London School of Economics’te bir ders verir. Politika ile ilgisi bu tarihten itibaren etkin olarak hep devam eder. Bu yıllarda, matematiğin temellerine ilişkin konulara ilgi duymaya başlar.

Bertrand Russell

Bertrand Russell

Gottlob Frege’nin çalışmalarını incelerken, kendi adıyla anılan Russell Paradoksu’nu bulur ve bunu bir mektupla Frege’ye bildirir. 1903 yılında, matematiksel mantık alanındaki ilk önemli eseri olan The Principles of Mathematics’i yayımlar. Bu çalışmasındaki amacı, az sayıda temel ilkeden hareketle, matematiğin yapılabileceğini göstererek mantıkçı yaklaşıma destek olmaktır.

1905 yılında Mind dergisinde yayımladığı “On Denoting” adlı makale, analitik felsefenin kuruluşu bakımından çok önemlidir. Bu çalışmasında Russell, belirli betimleyicilerin tekil adlar gibi bir bireye gönderim yapmasının gerekmediğini, bu düşüncenin dilin mantığının yanlış anlaşılmasından kaynaklandığını gösterir.

1910 yılında Alfred North Whitehead ile birlikte hazırladıkları Principia Mathematica’nın ilk cildi yayımlanır. Aynı yıl Cambridge Üniversitesinde ders vermeye başlar. Ludwig Wittgenstein, burada kendisi ile tanışır ve Russell’ın doktora öğrencisi olur.

Russell, Wittgenstein’ın psikolojik sorunları ile ilgilenir ve bu konular, onun ciddi anlamda zamanını ve enerjisini alır. Fakat Wittgenstein’ın yeteneklerini takdir eder ve kendisini akademik bir kariyer yapması için teşvik etmekten geri durmaz.

1922 yılında, Tractatus’un yayımlanmasına yardımcı olur ve bir ön söz kaleme alır. (Wittgenstein dana sonra bu önsözde yer alan görüşlerin kendi fikirlerine uygun olmadığını düşünerek Almanca baskısında yer vermez.) Russell, 1918 yılında, Birinci Dünya Savaşı sona ermeden, mantıksal atomculuğa ilişkin fikirlerini anlattığı bir ders verir.

Birinci Dünya Savaşı sırasında Russell, pasifist bir görüşü benimser. 1916 yılında Trinity College’dan uzaklaştırılır ve 100 İngiliz Sterlini cezaya çarptırılır. Russell, bu cezayı ödemez ve hapse gönderilmeyi tercih eder. Ancak kitapları açık artırma yoluyla satılarak bu para tahsil edilir.

Kitapları, Russell’ın arkadaşları tarafından satın alınır. ABD’nin İngiltere’nin yanında savaşa girmek üzere davet edilmesine karşı yaptığı bir konuşma nedeniyle, altı ay hapis cezası alır ve 1918 yılında, bu cezasını çeker.

1920 yılında, devrimin etkilerini incelemek üzere hükümetin görevlendirdiği bir heyetle birlikte, Rusya’ya gider. Lenin’le tanışma ve konuşma fırsatı bulur.

Genel olarak, Rusya’daki rejimle ilgili olumsuz izlenimlerle Rusya’dan ayrılır ve bu izlenimleri üzerine bir kitap yazar. Daha sonra, bir yıl süreyle Pekin’de felsefe dersleri verir. 1921 yılında İngiltere’ye döner. O sıradaki sevgilisi hamile olduğu için eşiyle hızlı bir süreçte boşanır ve ikinci evliliğini yapar. Bu evlilikten üç çocuğu olur.

Russell bu dönemde geçimini fizik, ahlak felsefesi vb. konularda yazdığı popüler kitaplarla sağlar.

1927 yılında, ikinci eşiyle birlikte, Becaon Hill School adlı deneysel bir öğrenim yöntemi benimseyen bir okul açar. 1931 yılında ağabeyi Frank’i kaybeder. 1932’de bu okuldaki çalışmalarını sonlandırır ve sonrasında ikinci eşinden de boşanır. Eşi okulla ilgili çalışmalarını 1943’e kadar sürdürür. 1936 yılında üçüncü evliliğini yapar. Bu evliliğinden de bir oğlu olur.

İkinci Dünya Savaşı sırasında önce Nazi Almanya’ya karşı silahlanmaya karşı çıksa da Nazi işgalini uzun vadede demokrasinin aleyhine bir tehdit olarak görür ve pasifist görüşlerini kısmen yumuşatır. Savaşın şer olduğunu, ama bazı daha büyük tehlikeler karşısında ehveni şer olabileceğini söyler.

Bertrand Russell

Bertrand Russell

İkinci Dünya Savaşı’nın öncesinde Russell, Chicago Üniversitesi’nde ve daha sonra Los Angeles’taki Kaliforniya Üniversitesi’nde dersler verir. 1940’ta City College of New York’ta felsefe profesörü olarak atanır. Ancak özelikle Marriage and Morals başlıklı kitabında savunduğu bazı açık fikirli görüşler nedeniyle, kolejde eğitim vermesine ilişkin tepkiler alır ve bu ataması, bir mahkeme kararıyla iptal edilir.

John Dewey başta olmak üzere bir grup aydın, bu muameleyi protesto ederler. Albert Einstein, Russell’ı desteklemek üzere kamuya açık bir mektup yazar.

Russell daha sonra Barnes Foundation’a katılır ve felsefe tarihi üzerine konuşmalar yapar. Russell’ın bu konuşmaları, daha sonra A History of Western Philosophy başlığıyla yayımlanır ve 1945’ten itibaren çok satan bir eser olarak Russell’a düzenli bir gelir sağlar.

Russell, 1944’te Trinity College’a geri döner. 1940’lara ve 1950’lere gelindiğinde Russell, artık akademi dışında da tanınan bir kişiliktir. BBC’nin pek çok programına katılır. Bu programlarda yaptığı konuşmalar ve verdiği dersler kamuoyunda tartışmalara yol açar.

Russell, Erns Gellner’in geç dönem Wittgenstein’ın görüşlerini sert bir biçimde eleştiren kitabı Words and Things’e bir önsöz yazar. Gilbert Ryle bu kitaba ilişkin bir tanıtım metninin, editörlüğünü yaptığı Mind dergisinde yayımlanmasına izin vermez. Bunun üzerine Russell the Times’da bir yazı yazar.

Bu yazı, yaklaşık bir ay süreyle the Times’da gündelik dile dayalı felsefe anlayışına ilişkin bir münazaraya yol açar. Tartışma, the Times’ın editoryal bir yazı ile her iki tarafı da eleştirmesi ile sona erer. Öte yandan editoryal yazı, gündelik dile dayalı felsefeyi eleştirenlerden yana çıkarak son bulur.

1950 yılında Russell, insancıl idealleri ve düşünce özgürlüğünü savunan yazıları dolayısıyla Nobel Edebiyat Ödülü’nü layık görülür. 1952 yılında üçüncü eşinden boşanır ve aynı yıl dördüncü evliliğini yapar.

Russell’ın en büyük oğlu ve eşi psikiyatrik rahatsızlıkları nedeniyle kendi kızlarına bakamadıkları için Russell ve dördüncü eşi, bu üç kızın yasal koruyucusu olurlar. Bu üç torunun ikisine de daha sonra şizofreni teşhisi konur.

Russell, 1950’li ve 1960’lı yıllarda nükleer silahsızlanmadan, Vietnam Savaşı karşıtlığına kadar pek çok politik mücadele içerisinde yer alır. 1967, 1968 ve 1969’da otobiyografisini üç cilt halinde yayımlar. 31 Ocak 1970’te İsrail’in Ortadoğu’daki saldırgan politikalarını eleştiren bir bildiri yazar. 2 Şubat 1970’te hayata gözlerini yumar.

Yazdığı son bildiri, Kahire’de toplanan Uluslararası Parlamenterler Konferansı’ nda okunur. 1980 yılında, Londra’daki bir meydana Russell’ın büstü dikilir.

Bertrand Russell

Bertrand Russell

RUSSELL’IN FELSEFİ ve BİLİMSEL ÇALIŞMALARI

Mantık ve matematik alanında çığır açıcı çalışmalar gerçekleştiren Bertrand Russell, Whitehead’le birlikte “Principia Mathematica” adlı ünlü matematik kitabını yazmıştır. O, matematiksel mantık alanındaki çalışmalarını daha sonra felsefe alanına yansıtmış ve bu çerçeve içinde mantıksal atomculuk öğretisini geliştirmiştir.

Buna göre, Russell sisteminin en basit tümcelerine atomik önermeler adını vermiş ve bu önermeleri, daha kompleks tümcelere karşılık moleküler önermelerden ayırmıştır. O, moleküler önermelerin birbirlerine “ve, veya, ise, ancak ve ancak” gibi mantıksal eklemlerle bağlanan atomik önermelerden meydana geldiğini söylemiştir.

Bertrand Russell söz konusu mantıksal öğretiyle, belli bir metafiziksel görüşe ulaşmıştır. Başka bir deyişle, onun mantık öğretisiyle metafiziği arasında çok yakın bir ilişki vardır.

Ona göre, biz söz konusu matematiksel mantıktan, felsefi analizden yararlanarak, dünyayı meydana getiren bileşenler hakkında sağlam bir fikir sahibi olabiliriz. O, matematiksel mantığının, dünyanın şeyler, bireyler, basit öğeler çokluğundan meydana geldiği inancı için sağlam bir destek olduğunu düşünmüştür.

Dünya tek bir tözden oluşmaz, fakat çok sayıda ayrı ve tikel şeylerden meydana gelir. Üstelik, bu basit ögeler, idealistlerin düşündüğü gibi, tinsel bir yapıda değildir. Bunlar basit oldukları ve yalnızca var oldukları için, kendilerinde hiçbir niteliğe sahip değildirler. Onlar, olgular adı verilen kompleks yapılar içinde ortaya çıkar ve bunlardan bazıları fiziki, bazıları da tinsel bir nitelik taşır.

Bilgi kuramı bakımından ampirizmi benimseyen Bertrand Russell, “betimleme yoluyla bilgi” ve “tanışıklık yoluyla bilgi” olmak üzere iki ayrı bilgi türünden söz etmiş ve bunların deneysel bilgimizin temelini meydana getirdiğini savunmuştur.

Russell gençlik yıllarında, aşırı gerçekçi bir konumu savunuyordu. Bunun nedeni ise o dönemde geçerli olan idealist felsefe anlayışlarına karşı çıkmasıydı.

Daha sonra, mevcut olmayan nesnelere bir tür varlık atfetme zorunluluğunun, dilin mantığının doğru bir biçimde anlaşılamamasından kaynaklandığını düşündü ve kendisinden sonraki analitik gelenek üzerinde oldukça etkili olan belirli betimleyiciler kuramını geliştirdi.

1905 yılında yazdığı “On Denoting” başlıklı makalesiyle bir bakıma, analitik felsefenin iş yapış biçimini belirledi.

Russell’ın Frege’ye yazdığı bir mektupla bugün, Russell Paradoksu olarak anılan çelişkiyi ifade etmesi, matematik felsefesi tartışmaları bakımından bir dönüm noktasıdır.

Bertrand Russell

Bertrand Russell

Sonraki yıllarda, küme kuramını paradoksları dışarıda bırakacak bir biçimde geliştirmek matematik felsefesi alanında çalışan matematikçi ve felsefecilerin temel araştırma konularından birisi olmuştur.

Bu tartışmalar içerisinde, Russell’ın geliştirdiği tipler kuramının da özel bir yeri vardır. Öte yandan, Russell’ın Alfred North Whitehead ile birlikte kaleme aldığı Principia Mathematica, biçimsel mantığın gelişimi açısından bir kilometre taşıdır. Bu eserde, o ana kadar modern mantıkta elde edilen gelişmeler kapsamlı bir dizge içerisinde sunulmuştur.

Kurt Gödel, ünlü matematiğin tamamlanamazlığı teoremlerini, Principia’da geliştirilen biçimsel dizge içerisinde ispatlamıştır.

Russell’ın 1914 yılında yayımladığı ve bilimin yöntemi üzerine görüşlerini ifade ettiği kitabı, Our Knowledge of the External World as a Field for Scientific Method in Philosophy, mantıksal pozitivistler ve daha sonra gelişen bilim felsefesi geleneği üzerinde etkili olmuştur.

İlgili konular:

Hazırlayan: Sosyolog Ömer YILDIRIM
Kaynak: Ömer YILDIRIM’ın Kişisel Ders Notları. Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 1. Sınıf “Felsefeye Giriş” ve 2., 3., 4. Sınıf “Felsefe Tarihi” Dersleri Ders Notları (Ömer YILDIRIM); Açık Öğretim Felsefe Ders Kitabı

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...