Felsefe hakkında her şey…

Felsefi metin nasıl okunur? Felsefe yazılarını anlayarak okumanın yolları…

15.12.2024
Felsefi metin nasıl okunur? Felsefe yazılarını anlayarak okumanın yolları…

Felsefi metinleri okurken, bu metin ister kitap, ister deneme, ister diyalog veya herhangi başka bir içerik olsun, metne zaman ayırmanız gerekecektir; zira felsefe, arkanıza yaslanıp dinlenme hâlindeyken edilgen bir tavırla ele alınacak türden bir konu değildir. Felsefi metinlerde doğrudan anlayamadığınız ya da anlayamayacağınız fikirler ve görüşler bulunabilir ve bu son derece doğaldır; çünkü felsefe, diğer pek çok alandan daha fazla olmak üzere metnin ne anlama geldiğini etkin biçimde kavramaya çalışmayı gerektirir.

Uygulamada bu durum, okumaya başlamadan önce dikkatinizin dağılmayacağı rahat bir oram bulmanız gerektiğini gösterir. Bunun yanında, yazarın ifade ettiği önemli terimleri veya teorileri ya metin üzerinde işaretlemeli ya da bir başka yere not etmelisiniz.

Ben burada felsefi metinleri daha rahat ve anlaşılır biçimde okumanıza yardımcı olmak için 3 adımlı bir strateji sunacağım. Bunu da “felsefe daha iyi yazıldığında daha kolay okunur” düsturuyla kaleme almaya çalışacağım.

1. Adım: Konuyu anlamak adına metni hızlıca gözden geçirin

Elinizde felsefi bir metin varken, kendinizi hazır hissettiğinizde, konuyu anlamaya çalışmak adına öncelikle metni hızlıca gözden geçirin. Böylece metnin konusunu kabaca kavramış olursunuz. Metin örneğin Tanrı’nın varlığı, bilginin neliği, kürtajın ahlaki zemini veya başka herhangi bir felsefi konu üzerine olabilir.

Daha sonra, yazarın metne yerleştirdiği ana fikri ve bununla ilgili vardığı sonucu bulmaya çalışın. Günümüzde kaleme alınan felsefe yazılarında ana fikir ve konu genellikle metnin giriş bölümünde yer alır; bazen de açıkça bir tez olarak belirgin cümlelerle ifade edilir. Daha eski metinlerde, ana fikir metnin sonuna kadar netleşmeyebilir; ama unutmayınız ki felsefi bir metni sonuna kadar okumakta hiçbir sakınca yoktur! Felsefe bir muamma değildir ve felsefi metinler kendi içinde sürpriz sonlar içermez.

Metni takip ederken yazarın ana fikrine katılıp katılmadığınızı bilmemenizde bir sakınca olmadığını bilmeniz gerekiyor. Aslında en iyisi, yazarın argümanını ya da bu ana fikre verdiği cevabı bulana kadar bir kişisel fikir oluşturmayı ertelemektir. Bu aşamada amacınız sadece yazarın konuyu nereye getirdiğini anlamak olmalıdır.

Bazen, özellikle de metin bir diyalog veya şiirse, ana fikri bulmak biraz zor olabilir. Ancak yine de içeriğin nasıl örgütlendiğini görmek için metne göz gezdirmek faydalı olabilir. Metnin düzenini takip etmek için kısa bir taslağını bile yazabilirsiniz. Bazen yazar bunu sizin için yapar. Örneğin günümüzdeki makaleler genellikle giriş bölümünün sonunda metnin düzenini okurlara sunar.

2. Adım: Dikkatli ve etkin okuma yapın

Metnin konusunu öğrendikten sonra, onu en baştan başlayarak daha ağır ve ciddi bir şekilde okumalısınız. Yazarın ana argümanını, yani vardığı sonuç için sunduğu nedenleri bulmaya çalışın. Metin ilerledikçe, yazarın ne dediğini anladığınız konusunda kendinizi ne kadar iyi hissettiğinizi gözden geçirin. Kendinize güveninizin azaldığını hissettiğinizde, kısa bir ara verin.

Yazarın sözünü ettiği iddiayı benimsediğini düşünmeyin. Felsefeciler bazen katılmadıkları bazı görüşler ya da argümanlar üzerine de ayrıntılı yazılar yazarlar. Bu kimi zaman kendi görüşleriyle bir tezat oluşturur. Bir yazar çelişkili fikirleri gündeme getiriyorsa kendisiyle çelişiyormuş gibi görünebilir; siz metinde hangi fikirlerin yazar tarafından kabul edilip hangilerinin edilmediğine dair göstergeler aramaya dikkat edin.

Yazarın fikirleri hakkında ne düşündüğünüzü kendinize sorun. Filozoflar sıklıkla okuyucuların aklına geleceğini düşündükleri sorulara ve karşı çıkışlara yanıt olarak yazarlar. Edilgen bir okuma yapıyorsanız ve metne karşı soru ve eleştiriler geliştirmiyorsanız yazarın konuyu ne için ele aldığı anlaşılmayabilir. Not alırken, neredeki hangi ifadenin sizi zorladığına ve neden zorlandığınıza vurgu yapın.

Sorumluluk bilinciyle okuyun. Elimizden geldiğince, birinin fikirlerini mümkün olan en güçlü biçimde yorumlamalıyız. Buna sorumlu yorum ilkesi adını verebiliriz. Diğer insanları anlamak için okurken ve aslında tüm dinleme biçimlerinde bu sorumlu yorum ilkesini kullanmak metne eleştirel yaklaşmanın bir parçasıdır. Örneğin bir yazarın insanların özgür iradeye sahip olmadığını savunduğunu varsayalım. Bu size anlamsız ya da basit gelebilir; çünkü insanlar her zaman bir etkin hâl sergiler, oldukları yerde durup kalmazlar. Ancak kendinizi şöyle bir frenleyin ve yazarın “özgür irade” ile neyi kastettiğini sorgulayın. Belki de bu, insanların hiçbir zaman hiçbir şey yapmadığı düşüncesi değil, insanların yaptığı her şeyin geçmiş olaylar tarafından belirlendiği fikridir. Ne dersiniz?

3. Adım: Yardıma ihtiyacınız olduğunda ara verin

Kafanız karıştığında, birkaç paragraf ileri atlayıp metnin mantıklı gelmeye başlamasını umabilirsiniz. Bu bazen işe yarar, ancak çoğu zaman kafanız daha da karışır. Felsefi fikirler ve argümanlar, ilerledikçe önceki kavramları da içerecek şekilde kademeli olarak gelişir. Kafanız karıştığında, biraz geriye gidin ve tam olarak nerede kaybolduğunuzu belirlemeye çalışın.

Kendi kelimelerinizi ve örneklerinizi kullanın. Bir metni anlayıp anlamadığınızın en iyi göstergelerinden birisi, yazarın fikirlerini kendi sözcüklerinizle ifade edip edemediğinizdir. Zor bir pasajı, size anlamlı gelen kelimelere “kendi dilinize çevirmeyi” deneyin.

Bazen metnin içerdiği sözcükleri anlar; ama fikirleri çok soyut bulursunuz. Bu durumda, yazarın söylediklerini kendi örneklerinizle destekleyin. Bir kavramı veya iddiayı basit, somut bir olaya nasıl uyarlayabileceğinizi düşünün.

Kafa karıştırıcı terimleri inceleyin. Bilmediğiniz ya da size tuhaf gelen belirli bir sözcük nedeniyle kafanız karıştığında, bu sözcüğü felsefeye özgü bir kaynakta arayın. Bunun için sözlükleri ve çevrim içi araçları kullanın. Örneğin sizin için özenle hazırladığım Büyük Felsefe Sözlüğü bu iş için ilk başvuru kaynağınız olabilir 🙂

Bu kaynaklarda ulaşacağınız bilgilerden bazıları uzun metinler biçiminde karşınıza çıkabilir; ancak yazının tamamını okumanıza gerek yoktur; sadece teknik terimi anlayana kadar okumanız yeterlidir. Bazen felsefe, bir kavramın nasıl tanımlanacağıyla ilgilidir ve giriş, terimin uzun bir açıklamasını içerir. Bununla birlikte, bizim felsefe sözlüğümüz bir referans yine de size işin özünü verebilir.

Uygun olan yerlerde alternatif bir çeviri deneyin. Metin başka bir dilden çevrilmişse kafa karıştırıcı bir pasajın farklı bir çevirisini okumayı deneyin.

Diğer insanlarla konuşun. Özellikle hepiniz yukarıdaki stratejileri kullanıyorsanız, aynı metni okuyan kişilerle kafa karıştırıcı bölümleri çözmek daha kolay olacaktır.

Felsefe okumak dediğimiz gibi kafa karıştırıcı, hatta şaşkınlık verici olabilir. Ancak yukarıdaki adımlarla birlikte iyi okuma alışkanlıkları geliştirirseniz felsefe sizin için daha anlaşılır, faydalı ve zevkli olacaktır.

Yazan: Sosyolog Ömer Yıldırım

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...