Felsefe hakkında her şey…

Husserl’in Fenomenoloji (Görüngübilim) Anlayışı

13.11.2019
16.842

Husserl’in geliştirdiği fenomenolojinin (görüngübilim) konu edindiği varlık alanını bulmanın yöntemi iki ögeden oluşur. Bunlardan biri indirgeme (Reduktion) öteki düşünme (Reflexion) adını alır. İndirgeme ele alınacak nesneyi yeniden bulmaya ve araştırmanın yolunu belirlemeye yarar. Çünkü bu varlık alanı öteki bilimlerin konusunun dışında kalır. Bu alan ortada ya da verilmiş değildir, bulunması, görülmesi, ortaya çıkarılması gerekir. İndirgeme yöntemi nesneyi bütün deneysel ögelerinden, niteliklerinden ayırmaya yarar.

Husserl bu işlemi “ayraç içine alma” diye niteler. Burada nesnenin biçimi, ağırlığı, boyutları, türü, rengi, bütün görünen özellikleri bir yana atılır, “ayraç içine alınır”. Bu yöntemle biri aşkın, öteki içkin olmak üzere iki türlü öz (Wesen/Essentia) elde edilir. Aşkın özler nesneyi somut gerçekliğinden, “burada”, “şurada” oluşuna bağlı niteliklerden ayırmakla sağlanır. İçkin özler ise daha geniş, daha ileri aşamada bir indirgemeyi gerektirir. Bu işlemde bütün sanat ürünleri, toplum kurumları, soyut varlıklar evreni, hukuk, din, ruhbilim verileri, görüşler gibi varlık türleri, görüngübilimin ilgi alanı dışında kalan ne varsa ayraç içine alınır, yok sayılır. Bu aşamadan sonra, görüngübilimin ilgilendiği, kendine konu edindiği, “salt bilinç alanı” denen varlık katına ulaşılır. Bu alan “bilinç varlığı” adı verilen temel varlıktır, bütün varlığın tabanını oluşturur.

Görüngübilim yönteminin ikinci ögesi olan düşünme (Reflexion) bu varlık alanını inceler. Burada temel varlık olarak “salt ben” bulunur. Bu alanın elde edilmesi için önce indirgeme işlemi uygulanır, sonra ikinci ögeye, düşünmeye geçilir. Bu durum, görüngübilim yöntemini oluşturan, iki ögenin birbiriyle bağlantılı olduğunu, ikincinin, birincisini gerektirdiğini gösterir. Bu gereklilik de “salt bilinç” ile “salt ben”i oluşturan varlık alanlarının birbirine yakınlığından kaynaklanır.

Bilgi Felsefesinde Fenomenoloji

Husserl’e göre özü anlamanın yolu fenomeni bilmekten geçer. Fenomenden hareketle “öz”’e ulaşılır. Fenomenoloji öze ulaşmak için kullanılan bir yöntemdir. Bu yöntemle herhangi bir nesnenin özüne ulaşabilmek için önce bütün verilmiş bilgileri ayraç (parantez) içine alıp yok saymak gerekir. Sadece bu yolla duyularla algılanan nesnelerin ötesinde bulunan özlere ulaşılabilir.

Öz, bilinç tarafından doğrudan bilinebilir. Sezgi sayesinde şeylerin özünü, tıpkı duyu deneylerindeki doğal cisimler gibi, doğrudan, aracısız olarak bilebiliriz.

Buradan da anlaşılacağı gibi o, felsefede özneden yola çıkar ve ona göre öznenin temeli bilinçtir. Bilinç, devinim ve nesnesine yönelim içinde bulunan bir varlıktır. Bu nedenle bilinç, sadece bir ses ya da bir renk gibi duyusal özellikleri kavramakla yetinmez, aynı zamanda nesnelerin saf anlamlarını ve mantıksal özlerini de kavrayabilir. Husserl’e göre özler sezgi yoluyla kavranabilirler. Öz, bir nesneyi başka bir şey değil de kendisi yapan şeydir, özelliktir, anlamdır. Öz, fenomenin içindedir ve bilinç bu özü sezgi yoluyla kavrayabilir.

Fenomenoloji, aynı zamanda öze ulaşabilmek için kullanılan bir yöntemdir. Bu yöntemde, varlığın özünü meydana getirmeyen somut özellikler ayıklanır. Varlığın somut özellikleri “parantez içine alınarak” ayıklanır. Böylece varlığın özüne ulaşılır.

Varlık Felsefesinde Fenomenoloji

Alman filozof Edmund Husserl (Edmont Huserl), varlığı fenomen olarak görmüş bundan yola çıkarak fenomenoloji adını verdiği çağdaş felsefe akımını kurmuştur. Fenomenoloji, hem “öz”ün bilinebileceğini ileri süren bir öğreti hem de “öz”e ulaşmak için kullanılan bir yöntemdir.

Nesnelerin özleri ona yönelen insan zihni tarafından bilinebilir. Bu da ancak fenomenoloji yöntemiyle bilinebilir. Öz, fenomenin bir tür sezgi ile kavranan içeriğidir. Husserl’e göre bilincimiz yönelmiş olduğu nesneyi bilebilir, onu somut özelliklerinden ayıklayarak özünü kavrayabilir. Fenomen ise zaman ve uzay dışıdır. Fenomenlerin bilgisine, onlara ait bazı ögelerin paranteze alınmasıyla ulaşılır. Husserl’e göre varlıkların özüne ulaşabilmek o varlığın var oluşu ile ilgili her tür bilgi, düşünce ve ön yargılar paranteze alınarak sağlanır.

Husserl’e göre, fenomenoloji duyuların bize sağladığı tekil varlıkları incelemez. Tek tek nesnelerin özü ile ilgilenir. Ona göre her nesne kendisini o nesne yapan ve doğrudan kavranan bir öz taşır. İnsan bu öze “özü görme” dediği deneyle ulaşır. Örneğin; insan denildiğinde, duyularla kavradığımız zenci, kadın, erkek,genç vb. tek tek insanı değil, düşüncel olarak kavradığımız “insan” özünü kavrarız.

Derleyen: Sosyolog Ömer YILDIRIM
Kaynak: Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 1. Sınıf “Felsefeye Giriş” ve 3. Sınıf “Çağdaş Felsefe Tarihi” Dersi Ders Notları (Ömer YILDIRIM); Açık Öğretim Felsefe Ders Kitabı

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...