Dünya düz müdür? Düz dünyacılar haklı mı? Ya da düz dünyacılarla anlaşmanın bir yolu var mı?
Dünyanın düz olabileceği düşüncesi son yıllarda popülerlik kazanmış gibi görünüyor. Nitekim düz dünyacılar yıllık konferanslar düzenlemek için bir araya geliyorlar.
Ama dünya düz değil. Hiç de şaşırtıcı olmayan bir şekilde, bunu kanıtlamak o kadar da zor değil. Ancak bu kanıtlar herkesi ikna etmekte başarısız oluyor. Yorumlara baktığımızda bazı çevrelerde hâlâ şiddetli bir anlaşmazlık olduğunu görüyoruz.
Felsefe bunun nedenini açıklayabilir. Standart bir düz dünya iddiasını ele alalım: “Dünyanın yuvarlak olduğunu kanıtlayabilir misiniz?” Belki de Dünya’nın uzaydan çekilmiş fotoğraflarına işaret edeceksiniz. Ya da muhtemelen astronotların tanıklığına güvenirsiniz. Düz dünyacılar bunların hepsini reddediyor. Kanıt standartlarının daha yüksek olduğunu söylüyorlar. Unutmayın ki siz uzaya gitmediniz. Yuvarlak dünyayı bizzat görmediniz.
Belki o zaman bilime başvurmaya karar verirsiniz. Ancak sıra dışı biri değilseniz, muhtemelen bilimsel kanıtların tüm ayrıntılarını bilmiyorsunuzdur demektir; gemiler ve ufuk çizgisiyle ilgili şeylerden pek de anlamıyor olabilir misiniz? Ayrıntıları bilseniz bile, mevcut düz dünya literatürünü takip etmediğiniz sürece, düz dünyacıların her bir bilimsel kanıta verecekleri kapsamlı yanıtlara, “hemen burada, hemen şimdi” biçimindeki karşılıklara mantıklı, kısa ve kapsamlı bir şekilde yanıt vermeniz pek olası değildir.
Ardından bilimsel kanıtların ayrıntılarını öğrenebilir ve her düz dünyacının verdiği yanıtlardaki her bir hatayı titizlikle açıklayabilirsiniz.
Bunu yapmamanızı tavsiye ederim. Bu işi felsefeye bırakmanızı öneririm. Ben “epistemik bağlamsalcılığı” öneriyorum. Bunun ne olduğunu anlamak için öncelikle tanıdık bir düşünceyi kavramamız gerekir: bağlam kayması. “Ben uzunum” cümlesini düşünün. Bir eğlence parkında etrafınız beş yaşındaki çocuklarla çevriliyken bu cümle doğrudur; ne de olsa ben tüm oyun araçlarına binebiliyorum ama onlar binemiyorlar. Ancak Harlem Globetrotters seçmelerinde benim 1.80’lik boyum yeterli olmayacaktır. Yani bu bağlamda, bu cümle yanlıştır. Boy uzunluğu bağlama göre değişir. Ayrıca gerçekten uzun olup olmadığımı sormanın da bir anlamı yok. Bu yalnızca belirli bir bağlamda anlamlıdır.
Epistemik bağlamsalcılar bilginin de aynı olduğunu söyler. Kızınıza 1.000 TL para transfer ettiğinizi düşünün. Onun banka bilgilerini biliyorsunuz. Bilgileri giriyorsunuz. Parayı gönderiyorsunuz. Şimdi de 100.000 TL gönderdiğinizi düşünün. Şüphe burada başlayacaktır. Gerçekten onun banka bilgilerini biliyor musunuz? Emin misiniz? Emin olmak için onu ararsınız. Bağlamsalcı ilk durumda onun banka bilgilerini bildiğinizi söyler. İkinci durumda, sizinle ilgili hiçbir şey değişmemiş olsa da bağlam değişmiştir. Ve bu durumda, ayrıntıları bilmiyor olursunuz.
Ölçütü değiştirmek
Friends‘in bir bölümünde Phoebe ve Ross evrim hakkında tartışıyorlar. Ross kanıtları üst üste sıralıyor. Sonunda Phoebe kendini kaybediyor. Yanılıyor olabileceğine dair en ufak bir ihtimali bile kabul edemeyecek kadar inanılmaz derecede kibirli olabilir mi diye soruyor. Ross utangaç bir tavırla bir ihtimal olabileceğini kabul ediyor. Birden Phoebe kozunu buluyor, Ross’un itirafı onun dünya görüşünü yerle bir ediyor. O bir paleontologdur ve evrim konusunda emin olamayacağını itiraf ettikten sonra, “diğer bilim insanlarının yüzüne nasıl bakabilir”?
Phoebe bağlamı değiştirmiştir. Ross’un kanıtı müzelerdeki fosillere, evrimsel biyoloji üzerine kitap ve makalelere vb. dayanmaya başlar. Ancak Phoebe onu “şüpheci bir bağlama” taşıyor; bu bağlamda bir şey hakkında en ufak bir şüphe varsa -yanlış olma ihtimaliniz varsa- o zaman onu hiç bilmiyorsunuz demektir.
Filozoflar bu şüpheci bağlamları iyi bilirler. Örneğin, Matrix‘e bağlanmış olabilirsiniz ve eğer öyleyseniz sahip olduğunuz her inanç yanlış olacaktır. Dikkatinizi buna çekerek, bizi içinde pek bir şey bilmediğimiz şüpheci bir bağlama sokuyorum. Ancak çoğu insan bu olasılığı göz ardı eder, çoğu insan kendisini şüpheci bir bağlamda görmez.
Ross’un diğer bilim insanlarıyla nasıl yüzleşebildiğini görmek artık çok kolay. Evrimin günlük bağlamların büyük bölümünde doğru olduğunu biliyor. Sadece Phoebe’nin tuhaf bağlamında Ross evrimin gerçek olduğunu bilmiyor.
Düz dünyacılar nerede yanlış yapıyor?
Düz dünyacılar da aynı numarayı yapıyorlar. Dünyanın yuvarlak olduğunu bilmediğiniz konusunda haklılar. Ancak sadece yüzlerce kişinin tanıklığının dikkate alınmadığı, bilim camiasında yaygın olarak kabul gören gerçeklerin hesaba katılmadığı, fotoğrafik kanıtların kabul edilemez olduğu vb. bir bağlamda haklılar.
Düz dünyacıların argümanı, her ne kadar bir şekilde kendilerini ele veren göze batan hataları aralıklı olarak yapsalar da yaygın bir küresel komplo olasılığını bir kenara bırakamayacağınız bir bağlamda çerçevelenmiştir. Bu bağlamda, dünyanın yuvarlak olduğunu bilmiyorsunuz. Ancak bu çerçevede kimse pek bir şey bilmez ve dolayısıyla bu sonuç şaşırtıcı değildir.
Önemsediğimiz daha gündelik koşullarda, tanıklığa güvenebiliriz. Her eğitimli fizikçinin, haritacının ve coğrafyacının dünyanın düz olabileceğini düşünmek konusunda asla tereddüt etmediği gerçeğine güvenebiliriz. Ve bunlara güvenmekte haklıyız. Eğer yanlış olsaydı, hastanelerde asla tedavi olmazdık; çünkü fiziğin yerleşik yasalarına güvenemediğimiz bir bağlamda, tıp biliminin yargılarına nasıl güvenebiliriz?
Peki dünyanın yuvarlak olup olmadığını biliyor musunuz? Bunun bağlama bağlı olduğu ortaya çıktı. Ama çoğu normal bağlamda, evet, bilirsiniz. Çoğu insanın bunu şu anda ve burada kanıtlayabileceğinden şüphe etsem de…
Bu makale Sosyolog Ömer Yıldırım tarafından www.felsefe.gen.tr için, Nikk Effingham’ın “How to reason with flat earthers (it may not help though)” isimli makalesinden Türkçeye çevrilip derlenerek hazırlanmıştır. Alıntılanması durumunda kaynak gösterilmesi, ahlaklıca olanıdır.
Çeviri ve Derleme: Sosyolog Ömer Yıldırım