Derek Parfit
Derek Parfit 11 Aralık 1942 ila 1 Ocak 2017 tarihleri arasında yaşamış, normatif etik ve metaetik, kişisel kimlik ve uygulamalı mantık teorisi alanlarındaki çalışmaları 1980’lerden itibaren İngilizce konuşulan dünyada geniş çapta etkili olmuş bir İngiliz filozoftur. Birçok meslektaşı onu 20. yüzyılın ve 21. yüzyılın en önemli ahlak filozofu olarak görmüştür.
Derek Parfit‘in ebeveynlerinin her ikisi de tıp doktoruydu. Diplomalarını 1935 yılında aldıktan sonra koruyucu hekimlik eğitimi vermek üzere İngiltere’den Çin’e taşındılar. Parfit’in doğumundan bir yıl sonra, 1943’te İngiltere’ye döndüler. Derek Parfit, modern tarih okumak üzere 1961 yılında Oxford Üniversitesine girmeden önce Eton Kolejine devam etti (B.A. 1964). Columbia Üniversitesi ve Harvard Üniversitesinde 1964-67 yılları arasında Harkness bursuyla bulunduğu sırada ilgi alanı felsefeye kaydı ve 1967’de Oxford All Souls College’da felsefe alanında ödüllü bir burs kazandı. All Souls’da 1974’ten 2010’a kadar araştırma görevlisi olarak çalışmış ve 2010’da onur üyesi olmuştur. Ayrıca aralarında Rutgers, New York Üniversitesi ve Harvard’ın da bulunduğu birçok Amerikan üniversitesinde misafir profesörlük yapmıştır. 2014 yılında İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi tarafından mantık ve felsefe alanında verilen Rolf Schock Ödülü‘nü almıştır.
Derek Parfit‘in ilk kitabı Reasons and Persons‘ın (1984) yayınlanması, orijinalliğinden, karmaşık ve ustaca oluşturulmuş argümanlarından, muazzam verimliliğinden ve panoramik kapsamından etkilenen İngilizce konuşan akademik felsefeciler arasında bir sansasyon yaratmıştır. Derek Parfit, kişilerin doğası ve zaman içindeki varsayılan özdeşliklerine ilişkin geleneksel felsefi kavramların yanlış olduğunu savunmuştur. David Hume’u izleyerek, belirli bir zamanda tek bir bireye atfedilebilecek zihinsel deneyimlerin ve eğilimlerin altında yatan benzersiz bir varlık, bir “benlik” bulunmadığını savunmuştur. Parfit’e göre, kişisel kimlik ile kişisel hayatta kalma arasında zorunlu bir bağlantı da yoktur; çünkü birincisi olmadan ikincisine sahip olmak mümkündür; yani, bir bireyin o anda var olan herhangi biriyle aynı kişi olmadan gelecek bir zamanda hayatta kalması mümkündür. Dolayısıyla kişisel kimlik “önemli olan şey değildir.” Parfit, bu görüşün etik ve pratik rasyonalite (her ikisi de bir bireyin ne yapmak için nedenleri olduğu ile ilgilidir) ve insanların gelecek nesillere karşı (varsa) hangi ahlaki yükümlülükleri taşıdığı sorusundaki çeşitli kapsamlı teoriler için sonuçlarını ele almıştır.
Parfit ikinci büyük eseri olan ve 2011’de iki cildi, 2017’de ise üçüncü cildi yayınlanan On What Matters‘ı yazmak için yaklaşık 15 yıl harcamıştır. Kitap, yayınlanmadan önce de yayınlandıktan sonra olduğu kadar akademik kitle tarafından biliniyordu: Derek Parfit, son baskıdaki olası eleştirileri ele almak için taslak halindeki bölümleri yüzlerce meslektaşına dağıtmıştı (ikinci ciltte dört başka filozofun uzun yorumları ve Parfit’in kapsamlı yanıtları yer alıyor). On What Matters‘ın en önemli tezi, normatif etikteki üç ana teorik geleneğin -sonuççuluk, Kantçılık ve sözleşmecilik (toplumsal sözleşme kavramına dayalı)- nihayetinde birbirleriyle çatışma içinde olmadığıdır. Bağımsız olarak gerekçelendirilmiş bazı iyileştirmeler göz önüne alındığında, her biri hakkında anlayışlı olanı koruyan ve sorunlu olanı bir kenara bırakan Üçlü Teori adını verdiği tek bir görüşe dahil edilebilirler. Derek Parfit bu yakınlaşmayı, üç geleneğin “aynı dağa farklı yönlerden tırmanmakta” olduğunu söyleyerek tanımlamıştır. Kitabın diğer bölümlerinde, Üçlü Teori‘nin her üç unsurunda da varsayılan nedenlerin ve normatifliğin doğasına ilişkin kapsamlı görüşler ileri sürülmüştür.
Yazar: Sosyolog Ömer Yıldırım