Depresyon riski taşıyan kişiler daha anlamlı ve bütüncül şarkı sözlerini tercih ediyorlar…

Şarkı söyleme geleneği tüm insan toplumlarında görülür. Sesimizi kullanabildiğimiz andan itibaren onu müzik yapmak için de kullandığımız düşünülmektedir. Bir ebeveyn çocuğuna şarkı söylemek aracılığıyla oksitosin ve β-endorfin salınımına katkı sağlayıp çocuğunun kendisine bağlanmasına yardımcı olabilir. 1 Şarkı sözleri ayrıca duygusal olarak dokunaklı mesajlar da iletebilir.
Bir şarkının sözlerini melankolik ya da neşeli bir melodiyle birlikte dinlediğimizde yoğun ve derin anlamlı duyguların bombardımanına uğrarız ki bu sözleri melodi olmadan sadece “okumuş” olsaydık aynı ruhu yakalayamayacağımızı da biliriz. Peki her insanın şarkı sözlerine yaklaşımı aynı mıdır? Neden bazı insanlar bir şarkının sözlerini hiç öğrenmeyebilirlerken diğerleri bu sözleri her zaman ve her yerde içlerinde, hafızalarında taşırlar?
Bu sorunun cevabını yakın zamanda yayınlanan yeni bir çalışma sayesinde bulmuş olabiliriz. 2
Tüm şarkı sözleri aynı içeriğe ve dolayısıyla da aynı etkiye sahip değildir. Aslında, tüm zamanların en popüler şarkılarından bazıları oldukça yüzeysel sözlere sahiptir. Ben kendi jenerasyonumun hatırlayacağı en popüler şarkılardan birkaçından bahsedeceğim sadece. Mustafa Sandal’ın “Onun arabası var, özel mi özel, şoförü de var, güzel mi güzel…” şarkısı dönemine damga vurmuştur. Yonca Evcimik’in “Aboneyim abone, biletleri cebimde, ballı lokma tatlısı…” şarkısını söylediğini hatırlıyoruz. Emrah’ın “Hey hey hey taksi, bütün işlerim gitti aksi, hey dur taksi…” şarkısının tadını çıkarmışlığımız da vardır.
Bugün de listelerde yükselen çoğu şarkının Nobel Barış Ödülü kazanmasını bekleyemeyiz. Barış Manço’nun “Dönence” ve “Yaz Dostum” gibi şarkıları şiirsel dehayı ortaya koymuş olsa da en iyi bilinen şarkıları “Arkadaşım Eşek” ve “Sarı Çizmeli Mehmet Ağa” gibi lirik olarak basit, neşeli parçalardır.
İnsanların lirik karmaşıklık tercihi ile depresyon riski arasındaki ilişkiyi inceleyen yakın tarihli bir çalışmada, araştırmacılar neşeli şarkıların sözlerinin daha dar bir yoğunluğa, yani daha az bilgi içeriğine sahip olma eğiliminde olduğunu ortaya koymuştur. Bunun nedeni bu şarkılarda, “tekrarlayan unsurların”, kısa ve basit sözcüklerin ya da daha az alegorik ve manzum ifadenin daha fazla kullanılması olabilir.
Çalışma aynı zamanda hüzünlü şarkıların daha karmaşık sözlere sahip olma yönünde eğilim gösterdiğini ortaya koymuştur. Araştırmacılar “tekrarlanabilirlik” analizlerini çeşitli müzik türlerine yönelttiklerinde, en basit şarkıların “Dans ve Pop”, en karmaşık şarkıların ise “Death metal ve Progressive Metal” türüne giren şarkılar olduğunu tespit etmişlerdir.
Çalışmanın temel amacı, hangi tür insanların karmaşık şarkıları, hangilerinin ise daha basit şarkıları tercih ettiğini belirlemektir. Ekip bunu öğrenmek için Last.fm kullananların son altı aylık dinleme geçmişini inceledi. Bu incelemede “depresyon riski altında olan (At-Risk) ve olmayan (No-Risk) olarak gruplandırılan kullanıcılar için lirik basitlik eğilimlerini karşılaştırdılar”. Depresyon riski taşıyanların veya depresyondan muzdarip olanların belirli şarkı türlerini dinleme olasılıklarının daha yüksek olup olmadığını öğrenmek istediler.
Sonuçlar, depresyon riski taşıyan kişilerin karmaşık sözleri tercih etme yönünde açık bir eğilim gösterdiğini ortaya koymuştur. Bu da depresyona meyilli bireylerin yüksek bilgi içeriğine sahip şarkı sözlerini sevdikleri anlamına gelmektedir. Depresyona girme olasılığı daha yüksek olan kişiler One Direction ya da The Beach Boys yerine Leonard Cohen ya da Bob Dylan şarkılarını tercih ediyor olabilirler. Dahası, araştırmacılar risk altındaki grupta “neo-psikedilik-dream-pop ve Indie-Alternatif-pop gibi türlere yönelme eğilimi” gösteren belirli tür seçimler bulunduğunu belirtmişlerdir.
İyi de depresyon riski taşıyan insanlar neden karmaşıklığı ve daha az tekrarı tercih ediyorlar ki? Çalışma bu soruya kesin bir yanıt verememiş olsa da eğitici bir hipotez sunmuştur. Bu hipotez, “ifadelerdeki anlamsal yoğunluğun bilişsel yükle de bağlantılı olduğu”, yani çok tekrarlı ve basit sözlere sahip şarkıların daha az zihinsel çaba gerektirdiği fikriyle ilgilidir. Dolayısıyla, depresyon riski altındaki kişilerin “ikinci grup müzikleri kendilerini olumsuz olarak algıladıkları bir gerçeklikten uzaklaştırmak için kullanabileceklerini, bunun da kaçınmacı başa çıkmanın bir göstergesi olduğunu” ileri sürmek mümkün olmuştur. Bunun depresyondaki insanları ele alan diğer çalışmalarda kanıtlanmış bir strateji olduğu gerçeği, bu tercihleri oldukça makul gösteriyor. Özetle depresyondan kaçınabilmenin bir yolu, daha basit ve daha az yoğun şarkılara yönelmektir.
Çalışmanın gösterdiği şey, şarkı sözlerinin pek çok insan için gerçekten önemli olduğudur. Akılda kalıcı ama oldukça boş bir pop şarkısına mırıldanarak eşlik etmeyi tercih eden biriyseniz, istatistiksel olarak daha az depresyon riski altında olmanız muhtemeldir. Ancak, şarkılarınızı karmaşık ve anlamlı, derin ve şiirsel seviyorsanız, bu, risk altında olduğunuzun bir işareti olabilir.
Yazan: Sosyolog Ömer Yıldırım
KAYNAKÇA
- Eiluned Pearce, Jacques Launay ve Robin I. M. Dunbar (2015), The ice-breaker effect: singing mediates fast social bonding. Royal Society, 2 (10), 150221, https://doi.org/10.1098/rsos.150221
- Jaidev Shriram, Sreeharsha Paruchuri ve Vinoo Alluri (2021), How Much do Lyrics Matter? Analysing Lyrical Simplicity Preferences for Individuals At Risk of Depression. arXiv, – (-), -, https://arxiv.org/pdf/2109.07227.pdf