Felsefe hakkında her şey…

Bir akıl oyunları maratonu olarak Filozoton!

24.12.2024
Bir akıl oyunları maratonu olarak Filozoton!

Çocuklar harıl harıl çalışsalar da derslikte derin bir sessizlik hüküm sürmektedir. Yaşanan sessizlik, çocukların ortalama 12 yaşındaki arkadaşlarının konuşmalarını bitirmelerini sabırla beklerken sınıfta hâkim olan sessizliktir.

Sessizlik yoğun bir hâl almak üzereyken çocuklardan birisi nihayet konuşmaya başlar ve şöyle der:

“Bedeninizi hapsetseler bile zihniniz yine de istediği yere gitmekte özgürdür!”

Bu oldukça akıllıca bir görüş. Bu görüş, onu dinleyen bütün yetişkinlerin yüzünde bir gülümseme oluşturuyor ve bir sonraki konuşmacının görüş bildirmesine geçiliyor. Bir sonraki konuşmacı konuşmasını yapabilmek için ona kapı açacak olan, “Sineklerin Tanrısı”ndaki “deniz kabuğu”nun Filozoton içindeki karşılığını, yani küçük topu sorumlu eğitmenden alıyor.

Bahsini ettiğim görüş o gün yapılan pek çok anlamlı yorumdan sadece birini içeriyor. Daha sonra 12 yaşındaki bir başka çocuk, 20 dakika boyunca “Hayat, yaptığınız seçimlerden ibarettir ve ‘yanlış’ bir düşünme biçimi yoktur.” iddiasını ileri sürüyor. Bunu yaparken, bu oldukça ilgi çekici ve havalı felsefe etkinliğinin içinde kalabilmek adına sessizce sırasını beklemeye koyuluyor ve beklerken ağırbaşlı gözleri konuşma halkasının diğer üyelerini gözlemlemeye başlıyor.

FİLOZOTON

Farklı okullardan ilköğretim öğrencilerinin bir araya gelerek üniversite birinci sınıf öğrencilerinin zorlanabileceği felsefi sorular üzerinde kafa yormaya çalıştıkları bir münazara ve felsefe etkinliği olan Filozoton‘un oldukça sessiz ama ilgi çekici atmosferine hoş geldiniz!

Peki Filozoton nedir? İlk Filozoton 2007 yılında Batı Avustralya’da, Matthew Wills ve Leanne Rucks adlı iki öğretmenin bir projesi olarak toplamda yedi okulun katılımıyla gerçekleştirilmiştir. O zamandan beri bu fikir geniş bir eğitim çevresinde çok popüler olmuştur ve Avustralya’daki ilk çok katılımcılı etkinlik 2011 yılında Sidney’de yapılmıştır. Wills daha sonra Filozoton‘un sözcüsü sıfatıyla bu fikri ABD ve Avrupa’ya yaymıştır. İlk Birleşik Krallık etkinliği Ocak 2014’te King’s College Taunton’da düzenlenmiş ve Wells Cathedral College bu etkinliğin birincilik kupasını kaldırmıştır. Şu anda dünya çapındaki Filozoton‘lara katılan 250’den fazla okul vardır.

Londra Filozoton‘u bu ülkedeki okullar için bir ilkti. Yaz tatilinden hemen önce, Güney Doğu Londra’daki beş devlet okulundan oluşan Deptford Kolektifi’nin bir parçası olan Lewisham’daki Deptford Green School’da düzenlenen etkinliğe 200’den biraz az çocuk katıldı.

Etkinlik, felsefeyi okullarda çocuklarla buluşturan Londra merkezli bir eğitim vakfı olan Philosophy Foundation tarafından düzenlendi. Bu vakfın amacı web sitelerinde belirttikleri gibi çocuklara eleştirel, yaratıcı, tutarlı ve özerk düşünmelerine yardımcı olacak araçlar vererek akıl yürütmeyi eğitimin ana amaçlarından birisi hâline getirmektir.

Kuruluşun kurucu ortağı ve CEO’su Peter Worley etkinliğin arka planını şöyle anlatmıştır:

“Deptford Kolektifi yöneticileri ve öğretmenleri, 6. sınıfları bir araya getirmeye yönelik önceki girişimlerin oldukça yarışmacı bir atmosferle sonuçlanmasından endişe duyuyorlardı ve bundan kaçınmak istiyorlardı. Bunun için etkinliği başkalarıyla iş birliği yapmanın önemini vurgulayacak şekilde tasarladık; çocuklara onları başkalarını ‘yenmekle’ değil, iş birliği konusunda değerlendireceğimizi söyledik. Mümkünse çocukları bir araya getirecek uyumlu bir yapı oluşturmak istedik.”

Yani vurgu müsabakanın kendine yapılmıştır, çatışma boyutuna değil. Katılımcı okullara başkalarının yerine konuşmak ya da konuşma sırasının kendilerine gelmesini beklememek gibi saldırgan tutumlardan kaçınma kurallarına uymazlarsa puanlarının silineceği açıkça belirtilmiştir. Ayrıca takımlara, farklı okullardan katılım sağlayan akranlarıyla iş birliği atmosferi içinde çalışırlarsa bu becerilerine göre de artı puan kazanacakları ifade edilmiştir. Bunlar, bütün bu atmosferi felsefi zekânın parıltılarıyla süsleyebilen katılımcıların en yüksek puanı alacağının da temelini oluşturmuştur.

Londra’daki etkinlik klasik Philosophy Foundation oturumlarının çizgisinde yapılmıştır. Gruplar iç çember ve dış çember olmak üzere iki “çembere” ayrılmış ve her bir çember hem soruları yanıtlamış hem de diğer grubun konuşmasını yorumlamıştır. Konuşmayı genellikle bir felsefe mezunu ya da felsefe yüksek lisans öğrencisi yönetmiştir. Bu yöneticilerin görevleri öğretmek ya da çocuklara bilgi aktarmak değil, daha ziyade çocukların kendi kendilerine felsefe yapmalarını sağlamaktır.

Çocukların amacı ise okullarının münazaralarda en yüksek puanı almasını ve böylece genel yarışmayı yani kupayı kazanmasını sağlamaktır. Konuşmacıların her birisi ayrı ayrı değerlendirilerek karşıt örneklerin akıllıca kullanımı, bir düşünce deneyinin harekete geçirilmesi, konuşmanın mantığını özümsemiş olmakla birlikte onu geçerli yeni bir yöne taşıyabilme becerisi ve benzeri değerlendirme alanları için ayrı dereceler almışlardır. Örneğin katılımcılardan birisi olan Jeydn, mevcut yorumunun bazen sadece en yakındaki değil, çok daha önceki ifadelere nasıl bir karşılık getirdiğini görmekte özellikle iyi görünerek ön plana çıkmıştır. Bir argümanı takip etme, oluşturma ve eleştirme konusunda çok yetenekli bir görüntü sergilemiştir ve bu alanda derece almıştır.

Katılan okul sayısı nedeniyle, birkaç saat boyunca birkaç paralel oturum düzenlenmiş, çocukların öğle yemeği molası vermesi ve puanların toplandığı ve gözlemlerin paylaşıldığı son bir değerlendirme oturumu için zaman ayrılmıştır. Jüri üyeleri gruptan gruba geçerken tüm çocukları en az bir münazarada görme fırsatı bulmuşlardır. Etkinliğin iki ana konusu ise bilgi ve özgürlük olmuştur.

Peki bu temalar nasıl ele alınmıştır? Öncelikle her oturumun başında yönetici tarafından gruplara bir soru sorulmuştur. Örneğin, “Bir şeyi bildiğinizi nasıl bilirsiniz?” sorusu, o gün için bir Sokrates Odası hâline getirilen sınıfta münazara edilmiştir.

Çocuklar kısa sürede kendilerini ciddi bir meselenin içinde bulmuşlardır. Soruya karşılık “Bildiğinizi kendinize kanıtlamak için onu birden fazla kez açıklayabilmeniz gerekir.” yanıtını veren Michael turun ilk katılımcısı olmuştur. Başka bir okulun temsilcisi olan Prince konuşmayı şöyle sürdürmüştür: “Michael’a katılıyorum. Bunu bir bilimsel deney gibi düşünebiliriz. Eğer bildiğimizi bilmek istiyorsak onu birden fazla kez açıklamamız gerekir.” Ancak diğer katılımcılar bu konuda ilk iki arkadaşları kadar kadar emin değillerdir. Eller havaya kalkar, söz istenir ve konuşma her zaman çok isabetli olmasa da konuşma topu elden ele geçmeye devam eder. Dış çember üyeleri notlar karalarken iç çember üyeleri karşılıklı olarak konuşur ve sonra iki çember rollerini değiştirir. Çocuklar hem karşıtlarına hem de kendi taraflarında bulunan konuşmacı arkadaşlarına karşı kibar olmaya özen göstermişlerdir. Çocukların burada iyi bir iş çıkarmaya kendilerini ne kadar adadıkları ve tüm gün boyunca bir ya da iki istisna dışında işin şov kısmına kaçmamaları izlecileri oldukça etkilemiştir.

Bir süre sonra oturumun yöneticisi olan Steve konuşmayı nazikçe asıl soruya geri döndürmüştür: “Peki bir şeyi bildiğimizi bilmemizin herhangi bir yolu var mı? Örneğin gelecek hakkında gerçekten bilgi sahibi olabilir miyiz?”

Bir katılımcı bu soruya şöyle yanıt vermiştir: “Beş dakika sonra kendime bir sandviç yapacağımı biliyorum.” Bu cevaba karşılık bir başka katılımcı “Ama ben beş dakikadan değil, dört yüz yıl sonrasından bahsediyorsam ne yapacağız?” diye itiraz etmiştir. İşte bundan sonra şüphecilik katılımcılar arasında zirveye çıkmıştır ve bir katılımcı şu görüşü ortaya atmıştır: “Dinozor kemiklerini bilim adamları yaratmış olabilirler!”

Etkinliği Deptford Park’ın Altın Sınıf adlı ekibi kazanmış, aralarında Jeydn’in de bulunduğu diğer 14 kişi de gün boyunca gösterdikleri üstün performanstan dolayı bireysel dereceler almışlardır.

Özetle Filozoton, çocukların birlikte güzelce oynayabileceklerini, çok çalışabileceklerini ve soyut konular hakkında ilginç şeyler söyleyebileceklerini kanıtlamayı başaran eğlenceli ve ödüllendirici bir etkinlik olmuştur. Ama peki öğrencileirn yaptığı bu etkinliğe “felsefe” demek doğru mudur? Jeydn, Gabriel, Shimaya ve diğer tüm meraklı çocukların Özgürlük oturumundaki arkadaşlarına düşünmesi için zaman ve alan tanıdıktan sonra ortaya çıkarmayı başardıkları şey gerçekten felsefe midir, yoksa bu durumu karşılayacak daha az iddialı bir terim mi bulmamız gerekecektir?

Londra Filozoton‘unun Worley ve ekibinin belirlediği koşullarda başarılı olduğuna şüphe yok. Çocuklar olukça iyi anlaşmışlardır. Worley bu durumu şöyle ifade etmiştir:

“Hem ortaya atılan fikirler üzerine inşa etme ve bunları eleştirel bir şekilde analiz etme hem de bunu yaparken başkalarıyla iş birliği yapma becerisi arıyorduk ve bunu kesinlikle bulduk. Felsefenin iki boyutu vardır: Birincisi, konumlarımızı belirlemeye çalışmak için iş birliği yaparız ve bunu yapmak için genellikle kolektif olarak çalışırız; diğeri ise muhalefettir; çünkü oraya ulaşmak için hem kendimize hem de muhaliflerimize meydan okur ve her zaman yeniden değerlendirme yapılmasını isteriz. Bu, kimsenin aynı fikirde olmak zorunda olmadığı kolektif bir uğraştır. Deptford’da gördüğümüz de buydu; çocukların arasında ‘incelikli bir anlaşma’ değil, ‘incelikli bir anlaşmazlık’ vardı. Bence tüm bunlar son derece cesaret vericiydi.”

Onun duyguları Filozoton‘un arkasındaki bir başka kişi olan toplum felsefesi emektarı Catherine McCall tarafından da paylaşıldı. Ona göre, o gün hepimizin gördüğü şey açıkça felsefeydi:

“Felsefenin insan refahı için temel bir unsur olduğuna ve her yaşta her şeyin altında yatan varsayımları incelememiz gerektiğine inanıyorum. Yetişkin, genç ve çocuk olarak. Tüm jüri üyeleri Deptford’daki çocukların sadece diğer okullarla değil, hem kendileriyle hem de birbirleriyle diyalog kurma çabalarından çok etkilendiler. Ayrıca bu etkinliğin Filozoton‘un ötesinde felsefeye daha derin bir ilgi uyandıracağından da eminim ki bu da olumlu bir gelişme.”

Ancak Filozoton gibi çalışmaları gerçekten de okul etkinliklerinin münazara ya da drama kısmında mı değerlendirmeliyiz? Bazı insanlar küçük çocukların felsefeyle gerçek anlamda ilgilenemeyeceğini düşünüyor. Bu kuşkuculara göre, çocuklar bir araya gelip soyut problemler üzerinde konuşmaya çalıştıklarında ortaya çıkan şey, bir üniversitedeki öğrencilerin yapacaklarından daha çok bir grup terapisine benziyor.

Derby Üniversitesinden eğitim profesörü Dennis Hayes ise daha karamsardır ve şöyle diyor:

“Gerçek şu ki kendiniz eleştirel olmadıkça insanlara eleştirel olmayı öğretemezsiniz. Bu, sanki eleştiri mekanik bir süreçmiş gibi gençlerden bir şeye ‘eleştirel bakmalarını’ istemekten daha fazlasını gerektirir. Bu felsefe dersleri, amacından saptırılabilir ve başka bir şey hâline de gelebilir; çocukları hakiki bir çalışma olmaksızın güçlü bir anlayışa sahip olabilecekleri ve sadece kendilerini ifade ederek tartışmaları gerektiği anlayışına yöneltebilir.”

O gün jüri üyesi olarak görev alan profesyonel felsefeciler ne düşünüyordu peki? Jüriler genel olarak “Bu gerçekten felsefeydi!” tarafında durmuşlardır. Ancak bu, olanları özellikle derin olarak görmemiz gerektiğini düşündükleri anlamına gelmiyor.

Örneğin, LSE Avrupa Enstitüsü’nde felsefe profesörü olan Simon Glendinning şöyle demiştir:

“Felsefe yapmayı öğrenmek, bir müzik aletini çalmayı ya da matematik problemlerini çözmeyi öğrenmek kadar genç bir insanın eğitiminin bir parçasıdır. Kimse gençlerin büyük çoğunluğunun doğuştan yetenekli müzisyenler ya da matematikçiler olmasını beklemiyor; ancak bunu okulda onlarla müzik ya da matematik yapmamak için bir neden olarak görmüyoruz. Felsefe de aynı kapıya çıkar.”

Jüri üyelerinden biri olan ve King’s College London’da felsefe dersleri veren Ellen Fridland da şu görüşteydi:

Felsefe nedir? sorusu elbette büyük bir felsefi sorudur. Bu konuda söyleyeceğim tek şey, pek çok profesyonel felsefecinin bu sorunun cevabını bildiklerini düşündükleri ve böylece ‘gerçekten felsefe yapmayan’ insanları disiplinin dışında tutmak için zorba gibi davrandıklarıdır. Çocuklarla felsefe yaparken bazılarının benzer ithamlarla nasıl karşı karşıya kalabileceğini anlayabiliyorum. ‘Gerçekten’ felsefe yapmadıkları iddiasıyla karşı karşıya kalan insanları, ‘felsefe’ kavramının kimseye ait olmadığını ve neyin bir disiplin olarak felsefe, neyin bir uygulama olarak felsefe sayılacağının bile kesin bir yargı olmaktan uzak olduğunu unutmamaya davet ediyorum. Filozoton‘da bir grup küçük çocuğun, filozofların asırlardır uğraştığı sorular hakkında düşündüğünü ve akıl yürüttüğünü gördüm. Öğrencilerin farklı örnekler vermeleri ve karşıt örneklerin ortaya konulan görüşleri yansıtması beni çok etkiledi. Öğrencilerin soyut kavramlara tanımlar getirdiğini görmek de çok etkileyiciydi. Örneğin bir öğrenci, ‘Bir şeyi bildiğinizi nasıl bilirsiniz?’ sorusuna yanıt olarak, ‘Bir şeyi bildiğinizde, onu her zaman bilirsiniz ve böylece başkalarına da açıklayabilirsiniz.’ dedi. Bu çok Platoncu bir bakış.”

Genel olarak çocuklar için felsefe, özel olarak da Filozoton için gelecek ne vadediyor? Pek çok gözlemci bu etkinlikte büyük bir potansiyel görüyor. Filozoton‘ları, ilkokuldan ortaokula geçen ve genellikle ihmal edilen ya da kendilerini kaybolmuş hisseden çocuklar için çok zor bir geçiş dönemi olan 6. sınıfa yardımcı olacak bir araç olarak kullanmanın özel bir anlamı olduğunu düşünüyor.

Okulları Filozoton‘a katılan öğretmenler de bu tür çalışmaların değerli olduğunu düşünüyorlar. Deptford Park’ın müdürü Ken Johnson şöyle diyor:

“Bizim için öncelik, üst düzey düşünme becerilerini geliştirmenin yanı sıra etkili iletişim için gerekli beceri ve eğilimleri geliştirmektir. Bunlar, salt eğitim hedeflerini aşan yaşam becerileridir.”

Fridland da aynı fikirde:

“Çocukların soyut ama basit gibi görünen soruları açık ama doğrudan bir şekilde sormalarına ve düşünmelerine izin vermemek, çocukların genç yaşta eleştirel ve analitik düşünmelerini sağlama fırsatını gerçekten boşa harcamak gibi geldi bana. Bu çocukların kendilerine şans verilirse yapmaya hazır ve istekli oldukları bir şey. Bu, okullarda daha fazla yapmamız gereken bir etkinliktir.”

Bakalım Jeydn birkaç yıl sonra bu konuda ne diyecek 🙂

 


Bu makale Sosyolog Ömer Yıldırım tarafından www.felsefe.gen.tr için, Scotty Hendricks’nin “Rousseau explained: What his philosophy means for us today” isimli makalesinden Türkçeye çevrilip derlenerek hazırlanmıştır. Alıntılanması durumunda kaynak gösterilmesi, ahlaklıca olanıdır.

Çeviri ve Derleme: Sosyolog Ömer Yıldırım

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...