Ateizm rasyonel midir? Ateistler kendilerini rasyonel kabul ederler; ama veriler bunun pek de öyle olmadığını gösteriyor…
Pek çok ateist, ateizmin rasyonel düşüncenin bir ürünü olduğunu savunur. “Tanrı’ya inanmıyorum, bilime inanıyorum.” gibi argümanlar kullanarak düşüncelerinin temelinde doğaüstü inancın ve dogmanın değil, ispatın ve mantığın yattığını belirtir. Ancak kanıta dayalı, sıkı kontrol ve prosedürlere tabi olan bilimsel araştırmalara inanıyor olmanız, zihninizin de bu şekilde çalıştığı anlamına gelmez.
Ateistlere neden ateist olduklarını sorduğunuzda genellikle dinin mantıklı olmadığını fark ettikleri bir “Evreka!” anına işaret ederler.
İşin tuhafı belki de pek çok dindar insan da ateizme benzer bir bakış açısıyla yaklaşır. 1 İlahiyatçılar ve diğer teistler, dindar insanların erişebildiği felsefi, etik, mitik ve estetik tatminlerin çoğundan yoksun olan bir ateist olmanın oldukça üzücü olması gerektiği konusunda fikir beyan ederler. Bu anlayışa göre ateistler sadece rasyonalitenin soğuk dünyasında sıkışıp kalmışlar.
Her rasyonel düşünürün üstesinden gelmesi gereken sorun bilimin giderek artan bir şekilde ateistlerin teistlerden daha rasyonel olmadığını göstermesidir. Aslında ateistler de “grup düşüncesi” ve diğer rasyonel olmayan biliş biçimlerine en az diğerleri kadar yatkındır. Örneğin, dindarlar da dindar olmayanlar da karizmatik liderlere sorgulamadan bağlanabilirler. Sosyal psikolog Jonathan Haidt’in ortaya koyduğu gibi, zihinlerimiz genellikle sağduyuyu gerçeğe tercih eder.
Ateist inancın rasyonel sorgulamayla ilgisi, ateistlerin çoğu zaman düşündüğünden çok daha azdır. Örneğin, dindar ebeveynlerin dindar olmayan çocuklarının entelektüel muhakeme ile çok az ilgisi olan nedenlerle inançlarını terk ettiklerini artık biliyoruz. En son bilişsel araştırmalar, belirleyici faktörün ebeveynlerin söylediklerinden ziyade yaptıklarından öğrenmek olduğunu göstermektedir. 2 Yani bir ebeveyn Hristiyan olduğunu söylüyorsa ancak dua etmek ya da kiliseye gitmek gibi önemli olduğunu söylediği şeyleri yapma alışkanlığından vazgeçmişse çocukları dinin mantıklı olduğu fikrine ikna olmuyor.
Bu bir anlamda tamamen rasyoneldir; ancak çocuklar bunu bilişsel düzeyde işlememektedir. Evrimsel tarihimiz boyunca insanlar genellikle kanıtları inceleyecek ve tartacak zamandan yoksun, hızlı değerlendirmeler yapmak zorunda kalmışlardır. Bu da çocukların bir dereceye kadar sadece önemli bilgileri özümsediği anlamına geliyor ki bu durumda dinî inanç, ebeveynlerin söylediği şekilde pek de önemli görünmüyor.
Din konusunu gerçekten düşünen daha büyük çocuklar ve ergenler bile bu konuya düşündükleri kadar bağımsız yaklaşmıyor olabilirler. Ortaya çıkan araştırmalar, ateist ebeveynlerin inançlarını çocuklarına dindar ebeveynlere benzer bir şekilde aktardıklarını gösteriyor. Hepsi argümanları kadar kültürlerini de çocuklarıyla paylaşıyorl.
Bazı ebeveynler, çocuklarının inançlarını kendilerinin seçmesi gerektiği görüşünü benimsiyor; ancak daha sonra yaptıkları şey, dinin ilahi hakikatten ziyade bir seçim meselesi olduğu fikri gibi din hakkında belirli düşünce biçimlerini çocuklarına aktarmak oluyor. Bu çocukların neredeyse tamamının -%95’inin- sonunda ateist olmayı “seçmesi” şaşırtıcı değildir. 3
Bilim ile inanç karşı karşıya
Peki ateistlerin bilimi benimseme ihtimalleri dindarlara göre daha mı yüksek?
Birçok inanç sistemi bilimsel bilgi ile az ya da çok bütünleşebilir. Bazı inanç sistemleri bilimi açıkça eleştirir ve bilimin hayatlarımız üzerinde çok fazla etkisi olduğunu düşünürken diğer inanç sistemleri bilimsel bilgiye ulaşmak ve bu bilgiler karşısında tepki vermek konusunda son derece isteklidir.
Ancak bu fark, dindar olup olmamakla tam olarak örtüşmemektedir. Örneğin bazı Protestan gelenekleri rasyonelliği ya da bilimsel düşünceyi dinî yaşamlarının merkezinde görmektedir. Bu arada, yeni nesil postmodern ateistler insan bilgisinin sınırlarını vurgulamakta ve özellikle varoluşsal ve etik sorular söz konusu olduğunda bilimsel bilgiyi son derece yetersiz, hatta sorunlu görmektedir. Bu ateistler, örneğin, Charles Baudelaire gibi düşünürleri takip ederek doğru bilginin yalnızca sanatsal ifadede bulunabileceği görüşünü benimseyebilirler.
Birçok ateist kendilerini bilim yanlısı olarak görmekten hoşlansa da bilim ve teknolojinin kendisi bazen dinî düşünce veya inançların temeli ya da büyük ölçüde buna benzer bir şey olabilir. Örneğin, insanların teknolojiyi kullanarak mevcut doğal durumlarını ve sınırlamalarını aşabilecekleri ve aşmaları gerektiği inancına odaklanan transhümanist hareketin yükselişi, teknolojik yeniliklerin dindarlıkla çok fazla ortak noktası olan yeni hareketlerin ortaya çıkmasına nasıl yol açtığının bir örneğidir.
Transhümanizme şüpheyle yaklaşan ateistler için bile bilimin rolü sadece rasyonellikten ibaret değildir; dinî inançların başkaları için sağladığı felsefi, etik, mitik ve estetik tatminleri sağlayabilir. Örneğin biyolojik dünyanın bilimi, entelektüel bir merak konusundan çok daha fazlasıdır; bazı ateistler için, Tanrı inancının teistler için sağladığı gibi bir anlam ve rahatlık sağlar. Psikologlar stres ve varoluşsal kaygı karşısında bilime olan inancın arttığını göstermektedir, tıpkı bu durumlarda teistler için dinî inançların yoğunlaşması gibi. 4
Açıkçası, ateist olmanın yalnızca rasyonaliteye bağlı olduğu fikri belirgin bir şekilde irrasyonel görünüyor. Ancak ilgili herkes için iyi haber şu ki rasyonalite gereğinden fazla abartılıyor. İnsan yaratıcılığı rasyonel düşünceden çok daha fazlasına dayanmaktadır. Haidt’in “erdemli zihin” hakkında söylediği gibi, aslında “ahlakı ‘yapmak’ için tasarlandık”. Bunu düşündüğümüz rasyonel şekilde yapmıyor olsak bile… Hızlı karar verme, tutkularımızı takip etme ve sezgilerimizle hareket etme becerisi de önemli insani niteliklerdir ve başarımız için hayati önem taşır.
Doğru kanıta ihtiyaç duyduğumuzda, konu test edilebilir olduğu sürece bilim çoğu zaman bu kaynağı sağlayabilir. Daha da önemlisi, bilimsel kanıtlar ateizmin rasyonel düşünceyle, teizmin ise varoluşsal tatminlerle ilgili olduğu görüşünü destekleme eğiliminde değildir. Gerçek şu ki insanlar bilim insanları gibi değildir, hiçbirimiz irrasyonel eylemler ya da varoluşsal anlam ve huzur kaynakları olmadan yaşayamayız.
Neyse ki kimse buna mecbur değil.
Bu makale Sosyolog Ömer Yıldırım tarafından www.felsefe.gen.tr için, Lois Lee’nin “Why atheists are not as rational as some like to think” isimli makalesinden Türkçeye çevrilip derlenerek hazırlanmıştır. Alıntılanması durumunda kaynak gösterilmesi, ahlaklıca olanıdır.
Çeviri ve Derleme: Sosyolog Ömer Yıldırım
KAYNAKÇA
- Carroll, A. ve Norman, R. (2017). Religion and Atheism Beyond the Divide
- Lanman, J.A. ve Buhrmester, B.D. (2017). Religious actions speak louder than words: exposure to credibility enhancing displays predicts theism. Religion, Brain, and Behavior, 7 (1), 3-16., https://doi.org/10.1080/2153599X.2015.1117011
- Woodhead, L. (2016). The rise of ‘no religion’ in Britain: The emergence of a new cultural majority. Journal of the British Academy, 4 (-), 245-261., https://doi.org/10.5871/jba/004.245
- Farias, M., Newheiser, A.K., Kahane, G. ve de Toledo, Z. (2013). Scientific faith: Belief in science increases in the face of stress and existential anxiety. J Exp Soc Psychol., 49 (6): 1210–1213, https://doi.org/10.1016%2Fj.jesp.2013.05.008