Aristoteles’in köleliğe bakışı: Tarihin en büyük filozofu nasıl olmuş da en temel ahlaki meselelerden birini tamamen yanlış değerlendirmiştir?
Aristoteles tarihin en büyük filozoflarından biridir ve onun ahlak ve siyaset felsefesi üzerindeki büyük etkisi günümüzde de devam etmektedir. Bununla birlikte, Aristoteles bazı insanların köleleştirilmesinin adil ve hatta bu insanlar için faydalı olduğuna da inanmıştır.
Aristoteles kölelik gibi aşağılayıcı, tiksinç bir uygulamayı nasıl savunabilmiştir? Böylesine bir felsefi kavrayışa sahip birisi nasıl olmuş da en temel ahlaki meselelerden birini tamamen yanlış değerlendirmiştir?
Aristoteles’in köleliği savunması, en bilge insanların bile kendi inançlarını ve toplumun geleneklerini eleştirel bir gözle ele almakta nasıl başarısız olabileceğini göstermektedir.
Antik Atina’da köleler vatandaş değildi ve sayıları erkek vatandaşlardan oldukça fazlaydı. Yunanlılar kimi zaman savaş sırasında mağlup ettikleri diğer Yunanlıları köleleştiriyorlardı; ancak Atina’daki kölelerin çoğu yabancıydı. Kölelik kalıtsaldı ve bir kişinin kölelerini azat etmesi nadir görülen bir durumdu. Bu oldukça kalabalık köle alt sınıfı, Atina demokrasisinde siyasi hayata katılmak açısından önemli bir yer teşkil eden kişisel boş zaman ve düşünme alanı konularında seçkin yurttaşlara zaman kazandırıyordu.
Aristoteles’in köleliği savunması, adil olabilmek için toplumsal normların doğal olanı yansıtması gerektiği fikriyle başlar. Buna göre, doğal olarak köle olmaya uygun bazı insanlar varsa toplum köleliği uygulayabilir.
İnsanlar, arzularımızı ve dürtülerimizi düzenlememizi sağlayan akıl yürütme kapasitesine sahiptir. Bazen bunu yapmakta başarısız oluruz, örneği daha iyiyi muhakeme edebilme yeteneğine sahip olmamıza rağmen günaha teslim oluruz; ancak tam olarak kendini gerçekleştirmiş bir insanda akıl egemen olur.
Peki ya akılları bu biçimde işlemeyen bazı insanlar varsa o zaman ne olacak?
Aristoteles, bu tür insanların başkalarının mantığını anlayabileceğini; ancak kendi rasyonel düşünme kapasitelerinden tamamen yoksun olacaklarını söyler. Aristoteles, böyle bir kişinin doğal bir köle olacağını, yani doğası gereği kendi hayatını rasyonel olarak yönlendirme kapasitesinden yoksun kalacağını iddia eder. Bu tür insanların rasyonel olarak düşünebilen kişiler tarafından yönetilmesi gerekir. Bu otorite de onu en doğru şekilde kullanabilecek olanlara dağıtılması gerektiğinden, Aristoteles bu tür insanlara malik olmanın adil olacağını savunur. Rasyonel düşünme kapasitesine sahip olmayan biri kendi hâline bırakıldığında kötü seçimler yapacağından, Aristoteles köleliğin bu kişiler için faydalı bile olduğunu belirtir.
Aristoteles doğal köleleri genellikle varsayımsal olarak ele alır: Eğer böyle insanlar varsa onlar hakkında doğru olacak olan budur. Bazılarının doğal kölelerin varlığını inkâr ettiğinin farkındadır. Kimileri efendi olmanın doğaya aykırı olduğuna inanır; çünkü bir kişinin köle, diğerinin özgür olması yasayla belirlenmiştir, oysa doğaları gereği bu kişiler arasında hiçbir fark yoktur.
Ancak Aristoteles doğal köleler olduğunu, bedenin ruhtan ya da hayvanın insandan farklı olduğu kadar doğal kölelerin de diğerlerinden farklı insanlar bulunduğunu göstermenin zor olmadığını söyler; çünkü doğal kölelerin psikolojik eksikliklerinin fiziksel olarak gözlemlenebileceğini iddia eder. Doğa kölelerin ve özgür insanların bedenlerini de farklı kılma eğilimindedir; birincisi ihtiyaçlar için kullanılacak kadar güçlüdür, ikincisi bu tür işler için uygun değildir. Hatta Aristoteles kimin doğal köle olduğunu yaşamın başlangıcından itibaren anlayabileceğimize inanır. Ona göre doğdukları andan itibaren bazıları boyun eğmek için, bazıları ise yönetmek için vardır.
İyi de gerçekten köleleştirilen kişinin doğal köle olduğunu nasıl garanti edebiliriz? Yunan kölelerin çoğu istilalarla köleleştirilmiştir ve Aristoteles savaşların haksız yere başlatılmasının mümkün olduğunu kabul eder. Aynı şey kölelik içinde doğanlar için de geçerlidir; çünkü Aristoteles doğal kölelerin bazen doğal olarak özgür kişiler doğurabileceğini ve bunun tersinin de geçerli olduğunu belirtir.
Bununla birlikte, Aristoteles bu vakaların atipik olduğunu düşünüyor görünür. Dahası, Aristoteles Yunan olmayanların doğal köle olduğunu ve bu nedenle kimin doğal köle olduğunu ampirik gözlemle belirlemenin kolay olacağını savunur.
Şimdi Aristoteles’in argümanının nasıl bir araya geldiğini açıklayabiliriz:
- (1) Köleleştirilen kişi doğal olarak düşünme kapasitesinden yoksunsa kölelik adil ve faydalıdır (köle ve sahibi için).
- (2) Doğal olarak düşünme kapasitesinden yoksun olan bazı insanlar vardır.
- (S) Bu nedenle, köleleştirilmeleri adil ve faydalı olacak bazı insanlar vardır.
- (3) Köleleştirilenler normal koşullarda düşünme kapasitesinden yoksundur.
- (S2) Bu nedenle, normal koşullarda bir köle adil bir şekilde köleleştirilmiştir.
Aristoteles’in öncüllerinin her biri tartışmalıdır.
İlk önerme açıkça yanlıştır. Düşünme kapasitesinden yoksun insanlar, ömür boyu zorla çalıştırılmak yerine refahlarını gözetecek yetkin vasilerden bakım almalılardır. Aristoteles köleliğin istismar edici ve aşağılayıcı doğasına karşı şaşırtıcı bir körlük sergilemektedir.
İkinci önerme, yani düşünme kapasitesinden yoksun insanlar olduğu önermesi bazı durumlarda doğru olabilir. Belki ağır beyin hasarından veya ileri derecede bunamadan muzdarip olanlar vardır; ancak Aristoteles’in aklındaki kişiler kesinlikle bunlar değildir.
Üçüncü öncül de benzer şekilde hatalıdır. Aristoteles kimin düşünme kapasitesinden yoksun olduğunu sistematik olarak yanlış tanımlamaktadır. Eğitim alma hakları bulunmayan ve zorla çalıştırılmaya mahkûm edilmiş insanların özgür Yunan vatandaşının sahip olduğu entelektüel yeteneklere sahip olamayacağı muhtemelen doğrudur. Ancak Aristoteles bunun köleleştirilmiş insanların doğasında olmadığını, köleliğin kendisinin bir sonucu olduğunu görememektedir.
Aristoteles’in argümanı, tarih boyunca köleliği savunmak için kullanılan birçok argümandan yalnızca biriydi. Örneğin Amerikalı köle sahipleri, Aristoteles’in argümanını şöyle desteklemişlerdir:
- Kölelik, lüks içinde yaşayan bir aristokrasi için gereklidir;
- Kölelik köleleştirilenlere fayda sağlar;
- Bazı insanlar, örneğin ırkçı beyazlara göre siyahlar, doğaları gereği daha az rasyonel ve zeki oldukları için kölelik meşrudur.
Kölelik hem antik Yunan toplumunda hem de Amerika’nın güneyinde oldukça yaygındı. Dolayısıyla bu toplumların ayrıcalıklı üyeleri köleliğin derin adaletsizliğini göremiyor ya da görmek istemiyorlardı. Aristoteles’in köleliği savunması da en keskin zekâlı filozofların bile kendi toplumlarının uygulamalarını eleştirmeden kabul etme eğilimine yenik düşebildiklerini göstermektedir.
Belki de aynı eğilim, bizde de vardır.
Yazan: Sosyolog Ömer Yıldırım