Etkin ve anlamlı bir yaşamın önündeki en büyük iki engel ağrı ve yorgunluktur…

Süreğen ağrıyla ilişkili en yaygın duygulardan biri yorgunluktur ve bu yorgunluk oldukça rahatsız edici bir hâl alabilir. Kronik ağrısı olan kişiler, başkalarıyla veya çevrelerindeki dünyayla ilişki kurmak için enerjilerinin ve motivasyonlarının tükendiğini ifade ederler.
Uzun süreli sağlık sorunları olan kişiler üzerinde yapılan bir araştırma, etkin ve anlamlı bir yaşamın önündeki en büyük iki engelin ağrı ve yorgunluk olduğunu ortaya koymuştur.
Peki uzun süreli ağrılar neden bu kadar yorucudur? Bunun nedenlerinden biri, ağrının doğası ve düşüncelerimiz ve davranışlarımız üzerindeki güçlü etkisidir.
Konu Başlıkları
Kısa süreli ağrılar sizi koruyabilir
Modern düşünce tarzı ağrının koruyucu etkisini ön plana çıkarır; ağrının dikkatinizi çekmesi ve vücudunuzun belli bir bölümünü güvende tutmak için sizi davranışlarınızı değiştirmeye yöneltmesi bu etkinin bir kısmıdır.
İsterseniz bunu deneyin: Derinizi yavaşça çimdikleyin. Siz basıncı artırdıkça, hissin bir noktada ağrılı hâle gelene kadar değiştiğini fark edeceksiniz. Daha fazla sıkmanızı engelleyen şey ağrıdır, öyle değil mi? İşte ağrı bu şekilde bizi korur.
Bir yerimiz yaralandığında, oluşan doku hasarı ya da enflamasyon ağrı sistemimizi daha duyarlı hâle getirir. Bu ağrı, iyileşirken hasarlı dokuya fiziksel olarak yüklenmemizi engeller. Örneğin, kırık bir bacağın veya ayağımızın altındaki bir kesiğin verdiği ağrı, bacağınızı zormalamanıza ve ayağınızın üstüne basmaktan kaçınmamıza neden olur.
“Ağrının bizi koruduğu ve iyileşmeyi desteklediği” fikri, kronik ağrı çeken insanların iyileşmelerine yardımcı olduğunu öğrendiklerini söyledikleri en önemli şeylerden biridir. 1
Uzun süreli ağrılar aşırılığa sürükleyebilir
Kısa vadede ağrı bizi korumak için müthiş bir iş çıkarır ve ağrı sistemimiz ne kadar uzun süre aktif olursa o kadar koruyucu olur.
Ancak süreğen ağrı bizi aşırı koruyabilir ve iyileşmeyi engelleyebilir. 2 Ağrı çeken insanlar buna “ağrı sistemi aşırı duyarlılığı” adını vermiştir. 3 Bunu ağrı sisteminizin kırmızı alarmda olması olarak düşünün. İşte bu noktada tükenmişlik devreye girer.
Ağrı, genişleyen bir dizi faaliyet, bağlam ve işaret tarafından tetiklenen veya güçlendirilen günlük bir deneyim hâline geldiğinde, kişinin üzerinde sabit bir yük oluşturur. Hayata ağrıyla devam etmek önemli ve sürekli bir çaba gerektirir ve bu da bizi yorgun düşürür.
Yaklaşık %80’imiz aylarca ya da yıllarca her gün ağrı çekmenin nasıl bir şey olduğunu bilmeyecek kadar şanslıyız. Ancak bunun nasıl bir şey olduğunu hayal etmek için bir dakikanızı ayırın.
Bırakın işinizi, bakımınızı veya diğer görevlerinizi tamamlamayı, sadece günlük işlerinize devam etmek için bile çok konsantre olmak, enerji toplamak ve dikkat dağıtıcı stratejiler kullanmak zorunda olduğunuzu hayal edin.
Ne zaman ağrı çekseniz, bu ağrıya karşı harekete geçip geçmeme ve nasıl harekete geçme konusunda bir seçimle karşı karşıya kalırsınız. Bu seçimi sürekli olarak yapmak düşünce, çaba ve strateji gerektirir.
Ağrınızdan bahsetmek veya her an, görev veya etkinliğinize etkisini açıklamak da yorucudur ve başka hiç kimse ağrınızı göremediğinde veya hissedemediğinde bunu anlatmak zordur. Sizi dinleyenler için bu durum sıkıcı, yorucu veya endişe verici bir duruma dönüşebilir.
Ağrı yorucudur
Kronik ağrıda kırmızı alarmda olan sadece ağrı sistemi değildir. Vücutta artan enflamasyon (kırmızı alarmdaki bağışıklık sistemi), kortizol hormonunun kesintiye uğraması (kırmızı alarmdaki endokrin sistem) ve gergin ve temkinli hareketler (kırmızı alarmdaki motor sistem) de kronik ağrıyla paralel ilerler.
Bunların her biri yorgunluk ve bitkinliğe yol açar. Dolayısıyla, kronik ağrının nasıl yönetileceğini ve tedavi edileceğini öğrenmek, genellikle bu sistemlerin aşırı etkinliğinin nasıl en iyi şekilde kontrol edileceğini öğrenmeyi de içerir.
Uyku kaybı da hem yorgunluk hem de ağrı için bir faktördür. Ağrı uykunun bozulmasına neden olur ve uyku kaybı da ağrıya zemin hazırlar.
Başka bir deyişle, kronik ağrı nadiren “sadece” ağrıdır. Uzun süreli ağrının her şeyi tüketen ve yorucu bir hâl almasına şaşmamak gerekir.
Gerçekten ne işe yarıyor?
Kronik ağrısı olan kişiler toplum tarafından etiketlenir, dışlanır ve yeterince anlaşılamaz; bu da bu kişilerin ihtiyaç duydukları tedaviyi alamamalarına yol açabilir. 4 5 Süreğen ağrı insanların çalışmalarını engelleyebilir, sosyalleşmelerini sınırlayabilir ve ilişkilerini etkileyebilir. Bu da giderek artan bir sosyal, kişisel ve ekonomik olumsuzluklar sarmalına yol açabilir.
Bu nedenle, kronik ağrısı olan kişiler için nitelikli eğitimle birlikte kanıta dayalı tedaviye daha iyi ulaşım sağlamamız gerekiyor.
Yine de bu konuda iyi haberler var. Öncelikle kronik ağrının altında yatan biyolojik nedenlerin modern anlamda anlaşılmasına dayalı çağdaş kronik ağrı tedavisi bize yardımcı olmaktadır.
Kilit nokta, aşırı duyarlı bir ağrı sisteminin kronik ağrıda kilit bir oyuncu olduğunu kabul etmek ve bunu tanımak gibi görünüyor. Bu da hızlı bir çözümün pek olası olmadığını, ancak belki aylar hatta yıllar boyunca sürecek kademeli bir değişim programının umut verici olacağını göstermektedir.
Ağrının nasıl işlediğini, devam eden ağrının nasıl aşırı korumacı hâle geldiğini, beynimizin ve vücudumuzun eğitime nasıl uyum sağladığını anlamak ve ardından hem beyni hem de vücudu kademeli olarak yeniden düzenlemek için yeni beceriler ve stratejiler öğrenmek, bilimsel temelli bir umut sunuyor; klinik deneylerden elde edilen güçlü destekleyici kanıtlar var. 6
Kronik ağrı için sahip olduğumuz en iyi tedaviler çaba, sabır, sebat, cesaret ve çoğu zaman iyi bir koç gerektirir. Tüm bunlar zaten yorgun olan biri için oldukça zorlayıcı önerilerdir.
Bu nedenle, kronik ağrısı olmayan nüfusun %80’ine dâhilseniz, gerekenleri bir düşünün ve bu yolculuğa çıkan meslektaşınızı, arkadaşınızı, eşinizi, çocuğunuzu veya ebeveyninizi destekleyin.
Bu makale Sosyolog Ömer Yıldırım tarafından www.felsefe.gen.tr için, Michael Henry ve Lorimer Moseley’in “Why is pain so exhausting?” isimli makalesinden Türkçeye çevrilip derlenerek hazırlanmıştır. Alıntılanması durumunda kaynak gösterilmesi, ahlaklıca olanıdır.
Çeviri ve Derleme: Sosyolog Ömer Yıldırım
KAYNAKÇA
- Hayley B Leake, Amelia Mardon, Tasha R Stanton, Daniel S Harvie, David S Butler, Emma L Karran, Dianne Wilson, John Booth, Trevor Barker, Pene Wood, Kal Fried, Chris Hayes, Lissanthea Taylor, Melanie Macoun, Amanda Simister, G Lorimer Moseley, Carolyn Berryman (2022), Key Learning Statements for Persistent Pain Education: An Iterative Analysis of Consumer, Clinician and Researcher Perspectives and Development of Public Messaging. The Journal of Pain, 23 (11), 1989-2001, https://doi.org/10.1016/j.jpain.2022.07.008
- Woolf, C.J. (2018), Pain amplification—A perspective on the how, why, when, and where of central sensitization. Journal of Applied Biobehavioral Research, 23 (2), e12124, https://doi.org/10.1111/jabr.12124
- Graham L. Moseley, Neil Pearson, Roland Reezigt, Carolyn Berryman, Amelia K. Mardon, Benedict M. Wand (2023), Considering Precision and Utility When we Talk About Pain. Comment on Cohen et al. The Journal of Pain, 24 (1), 178-181, https://www.jpain.org/article/S1526-5900(22)00379-0/fulltext
- Francesca Perugino, Valerio De Angelis, Maurizio Pompili, Paolo Martelletti (2022), Stigma and Chronic Pain. Pain and Therapy, 11 (4), 1085–1094, https://doi.org/10.1007%2Fs40122-022-00418-5
- Lies De Ruddere, Liesbet Goubert, Michaël André Louis Stevens, Myriam Deveugele, Kenneth Denton Craig, Geert Crombez (2014), Health Care Professionals’ Reactions to Patient Pain: Impact of Knowledge About Medical Evidence and Psychosocial Influences. The Journal of Pain, 15 (3), 262-270, https://www.jpain.org/article/S1526-5900(13)01367-9/fulltext
- Matthew K. Bagg, Benedict M. Wand, Aidan G. Cashin (2022), Effect of Graded Sensorimotor Retraining on Pain Intensity in Patients With Chronic Low Back Pain. JAMA, 328 (5), 430-439, https://jamanetwork.com/journals/jama/article-abstract/2794765