SENİ MAHVEDEN BİRİNİ SEVMEK: SADAKAT DEĞİL, PSİKOLOJİK ÇÖKÜŞ

Bazı kadınlar için aşk, kendini yok etmek demektir. Bir adamın ayağına paspas olmak, ezilmek, küçük düşürülmek ama yine de geri dönmek… Bunu da utanmadan “sadakat”, “fedakârlık”, “aşkın gücü” gibi romantik yalanlarla süsleyip kendilerini kandırıyorlar. Ama gerçek şu: Eğer seni yok eden bir adamı seviyorsan, senin tek derdin psikolojik bir bozukluk. Sadakat falan değil bu, düpedüz zavallılık!
Ve en iğrenç olanı ne biliyor musun? Bunu bile bile yapıyorsun! Seni aşağılayan, değersizleştiren, her fırsatta senden üstün olduğunu hissettiren bir adamın peşinden koşmaya devam ediyorsun. Sonra da “Ama ben onsuz olamam” diye ağlıyorsun. Bunu hak ediyorsun. Çünkü kendi ellerinle, göz göre göre bu çukurun içine düşüyorsun.
KENDİNİ YOK ETMEK BİR KADINLIK GÖREVİ Mİ?
Sana çocukken ne öğrettiler? “Kadın fedakâr olmalı”, “Kadın sabretmeli”, “Kadın yuvasını korumalı”… Bütün bunlar, seni sömürmeye programlayan saçmalıklar. Kadın olmak, bir adamın mutluluğu için kendini feda etmek mi demek? Hayır! Ama sen hâlâ bu aptal düzenin esiri olmayı seçiyorsun.
Ve en kötüsü? Bunu yüceltiyorsun. “Ben onun için her şeyimi feda ettim”, “Beni üzdü ama seviyorum”, “Ona sabrettim, belki değişir” diyerek kendi sefilliğini kutsuyorsun. Yazık! Kendini böyle harcamaktan gurur duyman gerekirken, kendini kurtaracak cesareti bile gösteremiyorsun.
KENDİNİ BİLE SEVMEYENİN AŞKA LAF ETMEYE HAKKI YOK!
Sen kendini sevmiyorsun. Eğer sevseydin, seni ezen bir adamın peşinde sürünmezdin. Aşk, kendini yok etmek değil, kendini var etmektir. Ama sen, bir adamın seni sevmesi için kendinden vazgeçiyorsun. Bu aşk falan değil, düpedüz eziklik!
Gerçek şu: Sen bile kendini sevmezken, bir başkasının seni sevmesini bekliyorsun. İşte bu yüzden, her seferinde yanlış adamlara düşüyorsun. Ve biliyor musun? Bu hep böyle devam edecek. Çünkü sen asıl sorunun kendin olduğunu fark etmeden, hiçbir şey değişmeyecek.
ACIYA TAPAN KADINLAR: NE KADAR AŞAĞILANIRSAN O KADAR BAĞLANIYORSUN
Bazı kadınlar var ki, bir adam onları ne kadar aşağılıyorsa, o kadar aşık oluyorlar. Bu bir hastalık! Seni seven, değer veren, el üstünde tutan adamları sıkıcı buluyorsun. Ama seni yok sayan, küçümseyen, aldatan adamın peşinden sürünüyorsun. İğrenç bir psikolojik döngü içinde debeleniyorsun.
Ve biliyor musun? O adam seni asla değiştirmek istemeyecek. Seni ezmeye devam edecek, çünkü senin buna izin verdiğini biliyor. Sen ne kadar çırpınırsan çırpın, o seni hiçbir zaman gerçekten istemeyecek. Sen sadece bir seçenek oldun ve öyle kalacaksın.
“AMA BEN ONU DEĞİŞTİRİRİM” DİYENLER: APTALLIĞIN SON PERDESİ
Kadınların en büyük yanılgısı ne biliyor musun? “Ben onu değiştirebilirim.” Hayır, değiştiremezsin! Bir adamın karakteri senin fedakârlıkların yüzünden değişmez. Sen onun için ne kadar çabalarsan çabala, onun gözünde sadece daha zavallı hale gelirsin.
Ve sonunda ne olacak? O adam seni terk edecek. Çünkü bir erkeğin gözünde en değersiz kadın, kendini adayan kadındır. Sen onun için savaşıyorsun ama o senin için kılını kıpırdatmıyor. İşte gerçek bu kadar acı!
KENDİNİ YOK EDEN KADINLARA SON SÖZÜM: KAYBETMEYE DEVAM EDİN!
Eğer bu yazıyı okuyup hâlâ “Ama ben onsuz yapamam” diyorsan, o zaman kaybetmeye devam et. Çünkü sen zaten kaybetmeyi seçmişsin. Sen kendine acıyorsun ama ben sana acımıyorum. Çünkü bu senin kendi tercihin.
Seni mahveden birini sevmeye devam et. Aşağılanmaya, aldatılmaya, değersiz hissetmeye alış. Çünkü sen bunu istiyorsun. Ama sonra kimseye ağlamaya hakkın yok. Çünkü göz göre göre bu bataklığa atlayan sensin. Ve bazı insanlar için kurtuluş yoktur. Sen de onlardan birisin.