Felsefe hakkında her şey…

Evlenme, Boşanma ve Ailenin Sürekliliği

21.11.2019
3.383

Aile her iki cinsin yetişkin bireylerinden ve onların çocuklarından oluşan en küçük toplumsal kurumdur. Anne baba içinde yaşadıkları toplumun yapısı ile bağlantılı olarak çocuğun okuldan önceki sosyalizasyonuna katkıda bulunurlar. Çocuk bu süreçte toplumun kültürünü, kadın ve erkek rolleri ile bağlantılı olarak annelik ve babalık rollerini içselleştirir. Bütün toplumlarda olduğu gibi Türkiye’de de aile en önemli kurumlardan biridir. Aile bireylerinin birbirlerinden toplumsal ve ekonomik beklentileri oldukça fazladır. Türkiye’de ailenin önemini ve beklentilerin yüksekliğini ortaya çıkaran en önemli gösterge bireylerin yaşlılıkta %55,0 gibi bir oranda çocuklarının yanında kalmayı tercih etmesidir. Yine aynı çalışmaya göre huzurevine giderim diyenlerin oranı %9,3 olarak verilmiştir. Türkiye İstatistik Kurumunun, 2004-2008 yılları arasında gerçekleştirdiği Yaşam Memnuniyeti Araştırmasına göre Türkiye’de bireylerin mutluluk kaynağı olan kişiler önemli oranda tüm ailesi çıkmıştır.

Çağdaş aile sosyolojisi literatürüne bakıldığında ailenin evrensel ve işlevsel bir kurum olduğu bakış açısı hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerin aile sosyolojisi disiplinini etkilemiştir. Bu görüşe karşı getirilen eleştiriler de oldukça önemli olmasına rağmen genel olarak yapısalcı-işlevselci kuramın Amerikan sosyolojisinde uzun süre egemen olması, bu görüşün genel sosyal bilim içerisinde de kabul görmesine yol açmıştır.

G. P. Murdock, “Sosyal Yapı” adlı çalışmasında farklı toplumlarda aile kurumunu incelemiş ve ailenin evrensel bir kurum olduğu sonucuna varmıştır (Haralambos, 1980, s.325). Bir toplumda ailenin önemine yapılan vurgu ile onun evrensel bir kurum olduğunu söylemek birbirinden farklıdır. Ailenin evrensel olduğu düşüncesine göre aile tüm toplumlarda var olmuş ve olmaya devam etmektedir (Ecevit, 1991, s.1).

Aile her iki cinsin yetişkinlerinden oluşmuştur ve bu yetişkinlerin aile çatısı altı nda cinsel birlikteliği toplumsal olarak onaylanmıştır. Ailede bir ve ya birden fazla çocuklar vardır. Bu çocuklar kendilerinin olabileceği gibi evlat edinilmişte olabilir. Yine aile ekonomik anlamda çalışır ve kazandıklarını ortak bir havuzda toplar ve ailenin ihtiyaçlarına göre tüketir (Haralambos, 1980, s.326).

Murdock’un evrensel aile görüşüne karşı verilen klasik ve önemli örnek ‹srail’de Kibutz’larda yaşayan ailelerdir. Kibutz yerleşkeleri bugün tarım alanında önemli örnek olarak gösterilmektedir.

Modern toplumlarda evlilik geleneksel toplumlarda sahip olduğu prestiji ve anlamını kısmen yitirse de hâlâ insanların önemli bir kısmı tarafından tek meşru ilişki biçimi olarak görülmekte ve ailenin kurucu unsuru olarak kabul edilmektedir. Bu durum evliliği sosyologların ilgi alanlarının merkezine yerleştirmektedir. Ayrıca evliliğin geleneksel ve modern biçimleri arasındaki farklılıklar, bundan kaynaklanan yeni ilişkiler ve hızla artan boşanma oranları evliliği incelenmesi gereken sosyolojik bir sorunsala dönüştürmektedir.

Aile kurumunun sosyolojik analizi söz konusu olduğunda hiç kuşku yok ki üzerinde durulması gereken önemli iki olgu da evlilik ve boşanmadır. Toplumlar eskiden beri yetişkin kadın ile erkek arasındaki cinselliğe dayalı ilişkileri düzene sokma eğilimi taşımışlardır. Bu yönde birtakım yasal düzenlemeler yapmışlardır. Örneğin nikâh diye adlandırılan evlilik akdi böyle bir yasal düzenlemedir. Genel olarak bir toplumda cinsler arasındaki ilişkileri düzenleyen ve hangi ilişkinin meşru olduğunu belirleyen kalıplaşmış ilişkiye evlilik adını veriyoruz.

Evli çiftler anne babaları, erkek ve kız kardeşleri ve başka kan akrabalıklarıyla birlikte geniş bir ilişkiler ağı oluştururlar. Bu sayede geniş bir sosyal ilişkiler çemberi içinde büyük sorumluluklar üstlenmek durumunda kalırlar. Toplumun bir bekârdan beklentileriyle evli bir çiftten beklentileri birbirinden çok farklıdır. Özellikle akrabalık bağlarının güçlü olduğu geleneksel toplumlarda evli çiftlere yüklenen sorumluluk bir hayli fazladır. Örneğin Türk toplumunda pek çok sosyal sorumluluğu yerine getirme (bir düğüne katılma, düzenli ziyaretler vb.) birinci elden ailelerden beklenir. Evlilik, sosyal hayata katılımın bir tarzı olarak önemli olduğu gibi evli çiftlerin meşru yollardan temel biyolojik ve psikolojik ihtiyaçlarını karşılaması bakımından da bir hayli önemlidir. Pek çok insan, sıcak bir yuva ve ömür boyu sürebilecek bir beraberlik duygusu ile birlikte çocukların oluşturduğu evlilik hayatını sağlıklı bir toplum için vazgeçilmez görmektedir.

– Evlenme bütün toplumlarda görülen evrensel bir olgudur fakat evlenmenin ritüelleri toplumdan topluma farklılık gösterir.

Evlilik tarihte kültürel ve hukuksal normlar tarafından belirlenmiş olarak çeşitli şekillerde ortaya çıkmış bir ilişki biçimidir. Belli kurallara ve geleneklere göre kurulur ve sürer. Belirli kurallar çerçevesinde oluşmayan evlilikleri toplum ve yasalar kabul etmez. Her toplum aileye kurumsal bir değer kazandırmak için evlenmeyi kendine özgü çeşitli normlarla belirlemiştir. Bu normlar örf, âdetler aracılığıyla işlevsel bir nitelik kazanmıştır. Evliliğin tarihte görülmüş en yaygın iki biçimi tek eşlilik (monogami) ve çok eşlilik (poligami)tir. Modern toplumlar çoğunlukla tek eşliliği teşvik ederler. Pek çok ülkede çok eşliliği engelleyen yasalar mevcut olmakla birlikte çok eşli evlilik de bütün dünya göz önüne alındığında istisnai bir durum değildir. Farklı kültürel ve hukuki geçmişleri olan toplumlarda çok eşli evlilikleri gözlemlemek mümkündür. Ayrıca eş seçilen alana göre içten evlenme (endogami) ve dıştan evlenme (egzogami), eşlerin yerleşim yerlerine göre babayerli (patrilokal), anayerli (matrilokal) ve neolokal evliliklerden söz edilebilir. İçten evlenme biçiminde eş akraba içinden seçilirken dıştan evlenmelerde tam tersine eşin akraba dışından seçilmesi gerekir. Toplumumuzda da sıkça görülen babayerli evliliklerde kadın evlendiği erkeğin ailesi ile birlikte oturur. Anayerli evliliklerde ise erkek evlendiği kadının ailesiyle birlikte oturur ve toplumumuzda bu tür evlilikler iç güveyi olarak tanımlanır. Modern toplumlarda yaygın olarak görülen neolokal evliliklerde evli çiftler ailelerinden bağımsız bir şekilde yaşarlar.

Kimi zaman evlilik ömür boyu süren bir ilişki olmayabilir ve evli çiftler çeşitli sebeplerden dolayı ayrı yaşamaya karar verebilirler. Bu durum eğer yetkili mercilerce de onaylanırsa evlilik akdi bozulmuş olur ki buna da boşanma denir. Günümüzde evlilik, geçmişe oranla insanların tercih ettiği bir ilişki biçimi olmaktan hızla uzaklaşmaktadır. Buna yol açan pek çok toplumsal neden arasından iki temel neden öne çıkmaktadır. Biricisi kadın ve erkek arasındaki cinsel ilişkileri düzenleyen hukuki normların değişmesi ve toplumun önceleri meşru görmediği ilişki biçimlerine daha fazla hoşgörüyle bakmasıdır. İkincisi ise modern hayatın sosyoekonomik gerekliliklerinin evlilik yaşını yükseltmesi ve bunun sonucunda bireylerde evlilik düşüncesinin önemini yitirmesidir. Modern toplumlarda evlilik oranlarının azalması, demografik, sosyolojik ve psikolojik pek çok soruna yol açmaktadır.

Aile sosyolojisi içerisinde boşanma “evliliğin yıkılması ve başarısızlığı” olarak ele alınmıştır (Delphy, 1999, s. 81). Oysa evlilik toplum içerisinde nasıl doğal bir süreç olarak algılanıyorsa boşanma da evlilik kurumunun sonu olarak algılanmamalı dır. Yine boşanmaların artma nedenlerinden birinin kadınların hak arayışının artması olduğu unutulmamalıdır. Evliliği devam ettirmek konusunda kadınların üzerine uygulanan baskı yine yukarıda bahsettiğimiz annelik ve ev kadınlığı rollerinin bir sonucudur. Zira ailenin işlevselliği ile ilgili görüşe göre kadının yaşadığı sorunlar ailenin devamı için engel teşkil etmez.

Evlilik birliği ortak hayatın sürdürülmesi eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmışsa şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma davası açılır. Medeni Yasa’da yapılan değişiklikle Aile Mahkemeleri kurulmuştur. 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun sadece kocanın değil, aynı çatı altında yaşayan herhangi bir aile bireyinin, şiddetine maruz kalan kişileri koruma amacını taşımaktadır.

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...