Friedrich Schelling
Kimdir?
Schelling bir rahibin oğludur. Parlak zekalı ve yetenekli bir çocuk
olduğu için çok erken olgunlaşmış ve daha yirmi iki yaşında iken
Fichte'nin felsefesi çevresinde yazdığı bir kitabı sayesinde Profesör
ünvanı almıştır. Tüm yaşamı boyunca düşüncesini sürekli değiştirmekten,
yeni anlayışlara inanmaktan çekinmemiş. Sonuçta da dağınık fikirlerini
bir bütün olarak göstermek zordur.
Schelling'e göre bütün doğa bilinçsiz bir zekanın yaratmasıdır. Doğa
düzensiz ve dağınık bir yapı değildir, tam tersine sıkı bir düzene ve
ereğe bağlıdır. Bu nedenle doğada bir yaratıcı ilke olmalıdır. Böyle bir
ilkenin, yaratıcı zekanın manevi nitelikte olması gerekir. Bu evrende
sadece insanda manevi bilinç vardır. Bu nedenle yaratıcı zeka bilinçsiz
bir zekadır. Böylece Schelling yaratıcı ilkeyi Fichte'den farklı olarak
"ben"'in dışında buluyor, oysa Fichte her şeyi "ben" sayesinde
anlıyordu. Bu zeka da gelişir ve gelişirken çeşitli basamaklardan geçer.
Bu basamaklardan en sonu bilinçtir. Yani bilinçli bir zeka taşıdığı için
insandır. Bu basamaklı gelişim tasarımı daha çok Leibniz'in felsefesine
benzer.
Ayrıca ona göre doğa ve zeka(tin) özdeştir. Sonuçta organik ve inorganik
varlıklar aynı ilkelere bağlıdır. İnorganik varlıkları mekanist bir
teori ile açıklayamayız, yaşam gücü tüm doğada en basit fiziki varlıkta
bile bulunur, tüm doğa canlı bir organizmadır. Burada Schelling'in
dualizmi önemlidir. Ona göre evrenin neresine bakarsak bakalım bir
ikilik, bir karşıtlık buluruz; Mıknatısın kutupları, pozitif ve negatif
elektrik, dişilik erkeklik vb. Doğa başlangıçta birlikti, bölünmemişti.
Bu noktada Schelling Fitche'nin üç aşamalı tez, antitez ve sentez
öğretisini doğanın gelişmesine uygulamıştır. Birliğin karşıtı olan
bölünme sayesinde doğa gelişmektedir. Doğadaki karşıt güçler daha üst
bir basamakta sürekli birleşerek ve bölünerek daha yüksek varlıkları
oluştururlar. Bu nedenle her üst varlık daha aşağı varlıkların bir
sentezidir. Bütün bu sürecin başlangıcındaki kuvvet olan "birlik" canlı
olmalıdır. Dolaysıyla tüm doğa canlıdır.
Ancak bu canlı doğa, bu zeka bilinçsizdir. Ancak gelişim evresinde
sürekli bilince doğru yol alır. Oluşturulan her yeni varlık bilince
biraz daha yaklaşmıştır. Sonunuda doğa insanda bilincine ulaşır. Her ne
kadar insan doğa içinde fark edilmeyecek kadar küçük olsa da doğanın
amacıdır, zincirin son halkası, tüm varlıkların nedeni ve tüm doğayı
anlamlı hale getiren varlıktır.
Sanat felsefesinin de öğretisinde önemli bir yeri vardır. Doğa canlı bir
organizma olmasının yanında bilinçsiz yaratıcı kuvvetin bir sanat
eseridir. Burada yaratma etkinliği ne bilgi ne de eylem ile ilişkilidir.
Yaratmanın temelindeki güç sanattır. Nasıl doğa bilinçsiz bir gücün
yaratması ise insanların sanat eserleri de bilinçli gücün yaratmasıdır.
Her bir sanat eseri kendi içinde bir evrendir ve varlığın özünü anlamak
ancak sanat yolu ile olur. Sanatçı ve filozoflar da yaratıcı gücü
anlayan ve gerçeği bilen kişilerdir. Bu kişilerin kaderi budur ve diğer
insanlardan bu nedenle farklıdırlar. Sanat eserinde, sonlu olan doğanın
bir anlık durumu sonsuz ve salt varlık olarak kendini gösterir. Bu
nedenle sanat eseri doğadan üstündür, o bilinçli bir yaratmadır. Böylece
Schelling doğa ve bilinç arasındaki ayrımı sanat felsefesi ile aşmış
oluyor.
Zamanla Schelling'in felsefesi mistik ve dini bir yön kazanmış ve
felsefe çevrelerinde pek etki yapmamış. Kant ve Fichte ile başlayan
Alman idealizmi içinde Schelling, Romantizmi temsil etmiştir.
Ek Bilgiler
Friedrich Wilhelm Joseph Schelling
sonradan Friedrich Schelling, (d. 27 Ocak 1775 – ö. 20 Ağustos 1854)
Alman İdealist düşünür. Fichte'nin temel kavrayışını ve idealist bakış
açısını paylaşmakla birlikte, onun mutlak ego'nun bir ürünü olarak
yalnızca bireysel bilinçle iradeye karşı koyan bir engel işlevi gören
doğa anlayışına karşı çıkmıştır.
Gerçeklik; temelde insan ruhuna ya da tinine çok benzer olan ve kendi
kendini belirleyen canlı bir süreç ise, doğa yalnızca iradeye karşı
koyan, ölü, mekanik bir düzen olamaz. Schelling'e göre; biz insan
varlıkları doğayı anlayabiliriz, çünkü doğanın bizimle bir yakınlığı
vardır, çünkü o dinamik bir zihnin ifadesi olup, onda yaşam, akıl ve
amaç vardır.
Schelling, romantiklerle birlikte, tin, zihin ya da akıl kavramını
bilinçsiz, içgüdüsel ve amaçlı bir gücü de içerecek şekilde genişletir.
Var olan her şeyin mutlak temeli ya da kaynağı yaratıcı enerji, mutlak
irade ya da egodur, her şeyde hüküm süren dünya-ruhudur. Aktüel olan her
şey, Schelling'e göre ondan çıkar. Şu halde, ideal olan ile gerçek,
düşünce ile varlık bir ve aynıdır.
Schelling, Fichte'yle birlikte, değişmez töz düşüncesini reddeder ve
onun yerine evrensel yaşamı, bilinçsizlikten bilince doğru gelişen ve
nihai amacı, insandaki kendi kendisinin bilincine varan akıl olan,
canlı, yaratıcı ve amaçlı bir evrim ilkesini geçirir.
|