Felsefe hakkında her şey…

Gorgias’ın Varlık Anlayışı, Varlık Felsefesi

05.11.2019
14.619

Gorgias’ın varlık felsefesi alanında ele aldığı konular iki başlık altında değerlendirilebilir. İlki, bir şey var değildir; olsa da bilinemez; bilinse de başkalarına aktarılamaz biçiminde ifade edilen görüşleridir. İkincisi ise bu görüşlerinin son bölümüyle ilişki içindeki, dil ve iletişim hakkındaki görüşleridir.

‘HİÇBİR ŞEY VAR DEĞİLDİR’

Eğer varlık’tan söz edilecekse, üç şey söylenebilir. O, ya vardır ya yoktur veya hem vardır hem de yoktur, yani ikisinin karışımıdır.

Eğer ilk seçenek geçerli ise o, ya öncesiz olmalıdır ya da sonradan meydana gelmiş olmalı veya bunların her ikisi birden olmalıdır. Eğer o öncesiz ise başlangıcı yoktur, öyleyse o sınırsız olmalıdır ve bu yüzden de evrende bir yeri yoktur, bir yeri olmayan bir şey olamaz; oysa o, eğer var ise bir şey olarak bir yerde olmalıdır.

Eğer o, sonradan meydana gelmişse bir şeyden meydana gelmiş olmalıdır. Fakat bu, onun meydana geldiği şey için de geçerlidir ve bu da sonsuz geri gidiş paradoksu yaratmaktadır. Konun ele alınmasının başka bir biçimi, bölünebilir olup olmamak üzerinden gerçekleştirilir.

Bu akıl yürütmeye göre eğer varlık var ise belli bir büyüklüğü de olmalıdır. Bu ise onun sonsuza kadar bölünebileceği sonucunu beraberinde getirecektir. Oysa bunun imkânsız olması gerekirdi. Çünkü sonsuza kadar bölünebilen bir şey artık bir şey olmaktan da çıkacaktır.

‘BİR ŞEY VAROLSA BİLE BİLİNEMEZ’

Akıl yürütme silsilesinin ikinci bölümünde Gorgias, herhangi bir şey var olsa bile, onun bilinemeyeceğini belirtmektedir. Çünkü ona göre düşünmek, zihindeki kavramların düşünülmesidir. Eğer kavram değilse gerçek düşünülemez demektir.

Akıl yürütme silsilesinin üçüncü bölümünde Gorgias, insanın bir şey bilebilse bile başkasına iletemeyeceğini ileri sürmektedir. Çünkü bir nesne ile ilgili veriler gözle veya kulak yoluyla edinilir, fakat biz onu hakkında elde ettiğimiz verileri, verileri elde ettiğimiz yollardan çok başka olan, sözlerle ifade etmeye çalışıyoruz. Fakat dil bunların her ikisinden de farklı olduğu için onları doğru olarak temsil edemez. Başka bir deyişle, tam bir iletişimin olabilmesi için, bir köprüden bahsedilirken o köprünün tam bir görsel betiminin oluşturulabilmesidir.

Tüm bu akıl yürütmeler dikkate alındığında, öyleyse gerçek yoksa bilgi de yoktur ve bu durumda da iletişimde etkileyicilik ön plana geçecektir.

Gorgias’ın Helen’e Övgü adlı konuşmasında bu anlayış tartışma konusu yapılmakta ve söz’ün, Logos’un etkileyiciliğine vurgu yapılmaktadır. Konuşmada Logos’un insanlar üzerinde gücü ve etkisinin vurgulanması için “Gorgias retorikçi ile doktor, Logos ile kimyevi-büyüsel malzeme arasında bir analoji kurmuştur” (Wardy, 1996: 46).

Kullanılan benzetme, hekimlerin ilaç kullanarak hastalarının sağlık durumları üzerinde etki edebilmeleri konu edilir. Fakat sözlerin yararlı etkileri olabileceği gibi zararlı etkileri de söz konusu olabilmektedir.

Logos’un kötü olarak değerlendirilen zorlayıcı olabilen etkisi, onun insanların ruh hâllerini değiştirebilmesine bağlıdır. Logos insanın korkularını sona erdirebildiği gibi, iyi yönde duygu değişimleri de meydana getirebilmektedir. Bu bakımdan söz’ün etkisinin salt kendisinden değil, söz’ün kullanıldığı amaçtan kaynaklandığı şöyle ima edilir:

“Sözcüklerin esin dolu büyüsü üzüntüyü uzaklaştırabilir ve hazza yöneltebilir…’’ (Gorgias, 10).

Söz’ün etkileyiciliğini arttırmasını sağlayanın ne olduğu, Gorgias’ın bu konuşmasından belli ölçüde anlaşılabilir.

Gorgias’a göre sözün insanları bu kadar büyük ölçüde etkileyebilmesinin nedeni insan bilmesinin sınırlılığıdır.

“Sözcükler uydurarak sayısız kere ikna ederler; fakat eğer birisi geçmişin hatıralarına, şimdinin bilgisine ve geleceğin öngörüsüne sahipse, konuşmanın gücü o kadar da büyük olmayacaktır. Fakat bu durumda, insanlar ne geçmişi hatırlayabilir, ne şimdiyi gözleyebilir ne de geleceği tahmin edebiliyorsa, kandırma kolaydır; bu yüzden insanların pek çoğu ruha tavsiye olarak kanaat önerir. Fakat güvenilmez olmasıyla kanaat, belirsiz talihle eş tutulur.’’ (Gorgias, 11).

“Logos’a aldatıcı-ikna etme imkânının veren şey nedir? Gorgias’a göre eğer herkes kapsamlı bir biçimde geçmişin hatırasına, şimdinin kavrayışına ve geleceğin ön görüsüne sahipse, Logos bu konumunda olmayacaktır” (Wardy, 1996: 42).

Gorgias’a göre insan bilmesinin sınırlılığı onun şu üç konudaki yetersizliğinden kaynaklanır. İnsanlar geçmişte olanları tam olarak hatırlayamazlar, şimdi olanlar hakkında yeterince bilgi sahibi olamazlar ve gelecekte olacaklar hakkında da insan bilmesinin doğası gereği, kesin ön görülerde bulunamazlar. İnsan bilmesinin bu sınırlıkları, insanın sürekli olarak aşmaya çalışacağı bir belirsizlik ve dolayısıyla da güvensizlik ortamında kalmasına yol açmaktadır.

Bu güvensizliğin yarattığı boşluktan dolayı meteorologlar, söylevciler ve felsefe konuşmacıları insanların düşüncelerini kolayca değiştirebilmektedir. Örneğin meteoroloğun yaptığı şey, insan bilmesinin sınırlılığı yüzünden içine düşülen güvensizliğin, gelecek hakkında doğru olduğu iddia edilen bilgiler sunulmasıyla giderilmesine yöneliktir. Fakat Gorgias’ın bu konuşma metninde meteorologların, konuşma ustalarının ve filozofların yaptığının yalnızca bir ikna olduğu ileri sürülür.

Söz konusu durumlarda insanlar belli birtakım bilgiler sunularak bilgilendirilmiş olmamakta, ancak beceri ve sanatlarla ikna edilmiş olmaktadır. Gorgias’ın temsil ettiği bu anlayışa göre doğruluk evrensel ve kalıcı değil, bireysel ve geçicidir. Bu bakımdan bilgiden değil, ancak inançlardan söz edilebilir.

“Böylesi bir ikna sanatı, konuşmaya eklenince, ruh üzerinde de istediği herhangi bir etkiyi oluşturabilir ve bu sanat ilkin bir kanaati kaldırıp yerine bir diğerini yerleştirerek zihnin gözleri önüne akıl almaz ve görünmezi seren gökbilimcinin iddialarından hareketle ikinci olarak kamusal bir ortamda beyanların doğruluğuyla değil de onun düzenlenmesinin başarısı aracılığıyla bir konuşmanın kitleye hükmedebilmesi ve ikna edebilmesiyle, üçüncü olarak kanaatlerin kolayca değiştiği görülen hızlı düşünme ortamı olan felsefe tartışmalarından hareketle gösterilebilir.’’

Hazırlayan: Sosyolog Ömer YILDIRIM
Kaynak: Ömer YILDIRIM’ın Kişisel Ders Notları. Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 1. Sınıf “Felsefeye Giriş” ve 2., 3., 4. Sınıf “Felsefe Tarihi” Dersleri Ders Notları (Ömer YILDIRIM); Açık Öğretim Felsefe Ders Kitabı

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 1 YORUM
  1. BTS dedi ki:

    Böyle temiz bir açıklamaya ihtiyacım vardı. Aklıma bilgime katkıda bulundun teşekkürler.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...