Felsefe hakkında her şey…

Yanlışlanabilirlik ilkesi

21.11.2019
3.833
Yanlışlanabilirlik ilkesi

Yanlışlanabilirlik, bilimde önermelerin yanlışlanabilme niteliğine atıf yapan Karl Popper’in bilim ile sözde bilimi birbirinden ayırmak için kullanılmasını önerdiği ölçüttür. Bu ölçüte göre bilim, gerçekliğe ilişkin belirli bir düşünce biçiminin yanlış olduğunu fark ettiğimiz zaman ortaya çıkar.

Karl Popper bilimin, yalnızca doğanın düzenliliğine duyduğumuz inançla var olabileceğini, bu inancı kanıtlamanın da mümkün olmadığı gibi kapı dışarı edilen metafiziği bir şekilde çağırma gibi bir sonuca yol açtığını düşünüyordu. Bu yüzden doğrulama’dan ve tümevarım’dan vazgeçen yeni bir bilim anlayışı geliştirdi.

O, sınırlı sayıda örnek ya da durumdan genel bir önerme türetebilmemizi mümkün kılan geçerli bir tümevarımsal argüman biçimi olmasa bile, delillerin bir hipotezi geçersiz kıldığını gösterebileceğimiz geçerli bir argüman formu olduğunu düşünmüştü. İşte bu, Popper’a ihtiyaç duyduğu bilimsellik ölçütü olarak yanlışlanabilirlik fikrini sağladı.

Popper’in bu görüşü, mantıkçı pozitivizmin dogmatik akılcılığının yerine eleştirel akılcılığın geçirilmesini ifade eder.

Temelinde tümevarımın bulunduğu doğrulanabilirlik ilkesi, bilimi sözde-bilimden ayırmaya yetmiyorsa o zaman tümevarım problemine Popper’ın bakış açısından getirilecek yegâne çözüm bilimin tümevarıma hiçbir şekilde bağlı bulunmadığını göstermekten oluşur. Ona göre, bir hipotez ya da teorinin, yani sınırlanmamış bir genellemenin doğrulanması ile yanlışlanması arasında mantıksal yönden tam bir asimetri vardır. Buna göre, binlerce, hatta yüz binlerce örnek bir hipotez ya da teoriyi doğrulamaya yetmezken tek bir aykırı örnek onu yanlışlamaya yeter. Tümevarım probleminin ortaya çıkmasının nedeni de budur.

Başka bir deyişle, tümevarım yoluyla oluşturulmuş bir hipotezin lehinde ne kadar çok gözlem yapılmış olursa olsun, bundan sonraki ilk örneğin onu yanlışlaması pekâlâ mümkündür. Popper, işte buradan bilimin teorileri doğrulamaktan ziyade yanlışlamakla ilgili bir şey olduğu sonucunu çıkartır. Bilim bu yüzden, tümevarım olmadan da yapabilir, çünkü yanlışlayıcı bir karşı örnekten teorinin yanlışlığı sonucunu çıkartan argüman özde tümdengelimsel bir yapı sergiler.

İlgili konu: Doğrulanabilirlik ilkesi nedir?

Bu açıdan bakıldığında, Popper önce yanlışlanamayan hipotezlerle yanlışlanabilir hipotezler arasında bir ayrım yapar. Buna göre, metafiziğin önermeleri, anlamlı olabilmekle birlikte, yanlışlanabilmeye elverişli önermeler değildir. Çünkü onları, söz gelimi “Tanrı nedeni olmayan nedendir” gibi bir önermeyi yanlışlayabilecek mümkün bir gözlem yoktur. Aynı durum mantık ve matematiğin önermeleri için de geçerlidir. Zira bu önermeler, dünya hakkında bir şeyler söylemezler; örneğin “Bugün hava güneşlidir ya da değildir” gibi bir mantıksal önermenin dünya hakkında olmasını yasakladığı hiçbir şey yoktur. Aynı şekilde, onun sözde-bilimin bir parçası olduğunu söylediği “nevrozların çocukluk travmalarının bir sonucu olduğunu” dile getiren bir önermeyi yanlışlaması muhtemel hiçbir gözlem bulunmamaktadır. Bu bağlamda örneğin psikanaliz ve Marksizm, Popper’ın gözünde, anlamsız olmamakla birlikte, mevcut durumlarıyla bilimsel teoriler değildir.

Metafizik, mantık, matematik ve sözde-bilim kapsamı içinde kalan önerme ya da hipotezlerin yanlışlanamaz oldukları yerde, bilimsel hipotezler yanlışlanabilir hipotezler olmak durumundadırlar, zira onlarla bağdaşmaz olan gözlemler vardır. Buna göre, ısıtıldığı zaman genleşmeyecek bir metal örneği gözlemleyecek olsaydık eğer, “ısıtılan bütün metallerin genleştiği” hipotezinin yanlış olduğunu bilirdik.

Popper’a göre, bilimsel ve dolayısıyla yanlışlanmaya elverişli hipotezlerin en önemli özelliği, onların yanlış olma riskini alarak birtakım şeylerin olmasını yasaklamalarıdır. Hipotez doğruysa bazı şeyler olamaz; oluyorsa eğer, teori doğru değildir. “Metaller ısıtıldıkları zaman genleşir” hipotezi, ısıtıldığı zaman genleşmeyen metallerin olabilmesini yasaklar. Belirli şeylerin olmasını yasaklama becerisi bilimsel hipotezleri güçlü kılan şeydir. Bu yüzden, bilimselliğin ölçütü veya bir teorinin ampirik ve bilimsel karakterinin ölçütü, Popper’a göre, doğrulanabilirlik değil de yanlışlanabilirlik olmak durumundadır.

Derleyen: Sosyolog Ömer Yıldırım
Kaynak: FELSEFE, s. 93-97, T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 2487 AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 1458

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...