Felsefe hakkında her şey…

Ockham’ın usturası (Occam’ın usturası)

25.09.2023
564
Ockham’ın usturası (Occam’ın usturası)

Occam’ın usturası veya başka bir biçimiyle Ockham’ın usturası; aynı zamanda tutumluluk yasası veya basitlik ilkesi olarak da adlandırılan, Skolastik dönem filozofu Ockhamlı William (1285-1347/49) tarafından “zorunluluk bulunmadığı sürece çoğulluk kabul edilemezdir” (pluralitas non est ponenda sine necessitate) şeklinde ifade edilen ilkedir.

Bu ilke basitliğe öncelik verir: Birbiriyle kıyaslanan iki teori arasında seçim yapılacaksa varlığı daha basit şekilde açıklayan teori tercih edilmelidir. Bu ilke “Varlıklar zorunluluk dışında çoğaltılmamalıdır” hâliyle de ifade edilmektedir.

Aslında bu ilke Ockham’dan önce, Dominiken teolog ve filozof olan Saint-Pourçainli Durandus tarafından ortaya atılmıştır. Durandus bu ilkeyi soyutlamayı bazı gerçek varlıkların kavranması olarak tanımlamak için kullanmıştır. Durandus’un bu yaklaşımına göre “zihnimizde ve dilimizde var olanlar” ile “gerçekte var olanları” ayırt etmeyi bu ilke sayesinde başarabiliriz. Bu da bizim gereksiz ve yararsız izahlarla uğraşmaktan korunmamızı sağlar.

Ayrıca 14. yüzyıl Fransız fizikçisi Nicole d’Oresme de daha sonra Galileo’nun da yapacağı gibi gökyüzünü açıklarken en basit hipotezden yola çıkılması gerektiğini savunarak bu yasayı dile getirmiştir.

Ockham ise bu ilkeden o kadar sık bahsetmiş ve bu ilkeyi o kadar çarpıcı bir şekilde kullanmıştır ki ilke “Occam’ın usturası” ya da “Ockham’ın usturası” adıyla anılır olmuştur.

Occam’ın Usturası

Bu ilkeye göre aynı olguyu açıklamak için elinizde iki farklı fikir varsa siz açıklama yaparken daha basit olan fikri tercih etmelisinizdir. Örneğin elinizde aynı işi yapan iki farklı bilgisayar programı varsa siz daha az kodla yazılmış olanı, yani sorun çıkarabilecek daha az bileşene sahip olanı tercih etmelisinizdir. Başka bir örnekle, eğer bir tıp doktoruysanız ve bir hasta size burun tıkanıklığı şikâyetiyle gelmişse onun nadir görülen bir bağışıklık sistemi hastalığından muzdarip olduğunu düşünmek yerine soğuk algınlığı geçirdiği fikrine göre hareket etmemiz, daha muhtemel sonuçlara ulaşmanıza yol açacaktır.

Ockham'ın usturası

Ockham’ın usturası, Tasarım: Richard Worth ve Jordan Collver; Çeviri ve derleme: Ömer Yıldırım

“Nal sesleri duyduğunuzda aklınıza atları getirin, zebraları değil.”

Bu acil tıp jargonunda sıkça kullanılan bir söylemdir ve herhangi bir acil durumda uç noktalardaki tanıları düşünmek yerine öncelikle en sık karşılaşılan problemleri düşünmek gerektiğini vurgulamaktadır. Çünkü aynı belirtileri gösteren diğer sorunlarla karşılaşma olasılığınız oldukça düşüktür.

Bunu temel olasılık teorisi açısından da düşünebilirsiniz. Her şeye bir gerçekleşme olasılığı atfedilebilir. Bu nedenle, teorinize eklediğiniz her varsayım hata olasılığını da artıracaktır. Eğer bir varsayım teorinin doğrulanma ihtimalini artırmıyorsa muhtemelen yanlışlanma ihtimalini artıracaktır.

Occam’ın usturasının bir kanundan ziyade mantıksal bir kılavuz olduğunun farkına varmak önemlidir. Zira Ockham’ın usturası aşırı basitleştirmeyi zorunlu kılmaz ve eğer gerçekleri daha iyi açıklayan daha karmaşık bir teori mevcutsa o zaman daha karmaşık teori tercih edilmelidir, der. Bunun sebebi, ampirik kanıtların galip gelme olasılığının yüksek olmasıdır.

DNA’nın yapısını açığa çıkaran isimlerden biri olan Francis Crick, bu yaklaşıma bir eleştiri olarak, bu yaklaşımın basitliğinin ve anlaşılırlığının biyolojinin çetrefilli dünyasına pek uygun olmadığını söylemiştir. Örneğin Darwinci evrim anlayışının kullandığı doğal seçilim teorisi, tüm hayvanların ilahi bir gücün ürünü olduğunu söylemekten çok daha karmaşıktır; ancak sonuçta bildiğimiz gerçeklere ilahi gücün varlığından çok daha iyi uymaktadır.

Neden ‘ustura’?

Ockham’ın usturası teorisinin “ustura” ile isimlendirilmesi, gereksiz elemanları kesip atmasından kaynaklanmaktadır. Bu adlandırma dahi teoriyi açıklar niteliktedir: Fikri karmaşık bir açıklamayla anlatmak yerine basit bir benzetme tercih edilmiştir.

Bu bağlamda ustura, gereksiz karmaşıklıkları konunun etrafından ayıklayarak insanı basite yönelmeye sevk eder. Bir tanesi yeterliyken neden bir şeyin ikinci, üçüncü, dördüncü bir sebebi üzerinde de durulsun ki? “aha azla yapılabilecek olanı daha fazlayla yapmak beyhude bir çaba olacaktır.

Buna göre, herhangi bir şeyi açıklamak üzere öne sürülen birden fazla açıklama söz konusu olduğunda, açıklanmak durumunda olanı en az sayıda açıklayıcı ilke ve kabulle açıklayan ve bununla olabildiğince çok şeyi açıklamayı başaranın seçilmesi gerekir. En basit açıklama, gerçekliği olduğu şekliyle tarif eden en muhtemel açıklamadır.

Ockham’ın usturası anlayışı bugün de bilimsel düşüncede kullanılmaya devam edilmektedir.

Yazan: Sosyolog Ömer YILDIRIM

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...