Felsefe hakkında her şey…

Laozi

11.04.2024
72
Laozi

Laozi veya Lao Tzu MÖ 6. yüzyılda Çin’de yaşamış, Taoizm adlı felsefe okulunun ilk filozofu ve Taoizm’in ana metinlerinden biri olan Daodejing‘in yazarı olduğu iddia edilen Çinli bilgedir.

Günümüz akademisyenleri Daodejing‘in tek bir kişi tarafından yazılmış olma ihtimalini düşük görse de Taoizm’in Budizm’in gelişimi üzerindeki etkisini açıkça kabul ederler. Laozi Konfüçyüsçüler tarafından bir filozof, halk dininde ise bir aziz veya Tanrı olarak saygı görür. Hatta Tang hanedanlığı döneminde (618-907) imparatorluk atalarından biri olarak kendisine tapınılırdı.

Tarihsel önemine rağmen Laozi bugün hâlâ meçhul bir kişiliktir. Hayatı hakkındaki başlıca bilgi kaynağı Sima Qian’ın Shiji (“Tarihçinin Kayıtları”) adlı eserindeki biyografisidir. MÖ yaklaşık 100 yılında kaleme alınan bu biyografide Laozi ile ilgili çok az somut bilgi bulunmaktadır.

Bu biyografi, Laozi‘nin, Henan eyaletinin doğu kesimindeki bugünkü Luyi’ye karşılık gelen Chu eyaletinin Hu bölgesindeki bir köy olan Quren’in yerlisi olduğunu söyler. Aile adı Li, özel adı Er, lakabı Dan‘dı. Zhou hanedanının (MÖ 1046-256) kraliyet sarayında shi makamına getirildi. Shi bugün “tarihçi” anlamına gelir; ancak eski Çin’de shi astroloji ve kehanet gibi konularda çalışan bilge kişilerdi ve kutsal kitaplardan sorumluydular.

Biyografi, Laozi‘nin sivil statüsüne dikkat çektikten sonra, yaşlı Taocu ile genç Konfüçyüs’ün (MÖ 551-479) arasında geçtiği bilinen; ama pek sahih olmayan bir görüşmeyi anlatmaya devam eder. Bu hikâye akademisyenler tarafından çok tartışılmıştır; bundan başka yerlerde de bahsedilmektedir, ancak kaynaklar o kadar tutarsız ve çelişkilidir ki bu görüşme sadece bir efsane gibi görünmektedir. Söz konusu görüşme sırasında Laozi, Konfüçyüs’ü gururu ve hırsı yüzünden kınamış, Konfüçyüs ise Laozi’den o kadar etkilenmiştir ki onu gökyüzüne yükselen, rüzgarlara ve bulutlara binen bir ejderhaya benzetmiştir.

Laozi‘nin batıya yaptığı yolculuk da bundan daha az efsanevi değildir. Zhou hanedanlığının düşüşte olduğunu fark eden filozof yola çıkmış ve Qin devletinin girişi olan Xiangu geçidine gelmiştir. Geçidin efsanevi koruyucusu (guanling) Yinxi, ona kendisi için bir kitap yazmasını söyler. Bunun üzerine Laozi, Dao (kelimenin tam anlamıyla “Yol”) ve de (erdem) hakkındaki fikirlerini ortaya koyduğu 5.000 karakterlik iki bölümden oluşan bir kitap yazar: Daodejing. Sonra oradan ayrılır ve bundan sonra “kimse ondan haber alamaz”.

Sima Qian, Laozi‘nin yolculuğunu ve kitabın yazılışını anlattıktan sonra, onun kimi zaman özdeşleştirildiği başka kişilerden söz eder. Bunlardan biri Konfüçyüs’ün çağdaşı Taocu Lao Laizi’dir; bir diğeri ise Dan adında büyük bir astrologdur. Sima Qian, “Laozi muhtemelen yüz elli yıl yaşamıştır, hatta bazıları iki yüz yıldan bahseder.” diye ekler. Eski Çinliler üstün insanların çok uzun yaşayabileceğine inandıklarından, Taocuların ustalarına alışılmadık bir uzun ömür atfetmeleri doğaldır, ancak bu muhtemelen oldukça eski bir gelenektir; çünkü MÖ 4. yüzyılın Taocu bilgesi Zhuangzi, Laozi’nin ölümünden bahsederken alışılmadık bir uzun ömre vurgu yapmaz.

Lao Tse, Taoizm'in kurucusudur.

Lao Tse, Taoizm’in kurucusudur.

Sima Qian, Laozi’nin yaşamının neden bu kadar bilinmezlikle örtülü olduğunu açıklamak için, onun eylemsizlik, içsel sükûnet ve zihin saflığı öğretisini benimsemiş bir münzevi olduğunu söyler. Gerçekten de Çin’in tüm tarihi boyunca, dünyevi yaşamdan uzak duran münzeviler her zaman var olmuştur. Daodejing‘in yazarının veya yazarlarının da yaşamına dair hiçbir iz bırakmamış bu türden kişi ya da kişiler olması muhtemeldir.

Birçok bilim insanı tarafından tarihsel bir Laozi karakterinin var olup olmadığı sorusu ortaya atılmıştır; ancak bu oldukça yersiz bir sorudur. Elimizdeki Daodejing tek bir yazarın eseri olamaz; zira kitabın bazı metinleri Konfüçyüs zamanından kalma olsa da diğerleri kesinlikle daha sonraya aittir ve metnin bir versiyonu Guodian’daki bir arkeolojik buluntuda MÖ 300’den öncesine ait olarak tarihlendirilmiştir. Bu gerçekler nedeniyle, bazı akademisyenler Daodejing‘in yazarlığını astrolog Dan’a yüklerken diğerleri Sima Qian’ın biyografisinde anlatılan filozofun soyundan gelenlerin şeceresine itibar ederek Lao Dan’ın hayatını MÖ 4. yüzyılın sonuna oturtmaya çalışırlar. Ancak bu soyağacı pek güvenilir bir tarihsel kaynak olarak kabul edilemez. Sadece Sima Qian zamanında belirli bir Li ailesinin Taocu bilgenin soyundan geldiğini kanıtlar; Laozi‘nin varlığını tespit etmek için bir temel oluşturmaz. Laozi adı bir bireyden ziyade belirli bir bilge tipini temsil ediyor gibi görünmektedir.

Shiji‘deki biyografi ve diğer eski kitaplardaki düzensiz bahislerin ötesinde, MS 2. yüzyıldan itibaren birkaç hagiografi yazılmıştır. Bunlar dinsel Taoizm’in oluşum öyküsü açısından ilginçtir. Doğu ya da Geç Han Hanedanlığı döneminde (MS 25-220), Laozi halk tarafından ve zaman zaman bir imparator tarafından tapınılan efsanevi bir figür haline gelmişti. Daha sonra, dinî çevrelerde, kutsal metinlerin açıklayıcısı ve insanlığın kurtarıcısı Lord Lao (Lao Jun) olmuştur.

Laozi‘nin doğumu hakkında, biri Buddha’nın mucizevi doğumu efsanesinden etkilenmiş olan birkaç rivayet vardır. Laozi’nin annesinin onu 72 yıl karnında taşıdığı ve dünyaya annesinin sol yanından geldiği söylenir. Bir efsane onun soyadı olan Li‘nin açıklamasını verir: Bebek, bir erik ağacının (li) dibinde ışığa kavuşmuş ve li‘nin (“erik”) soyadı olması gerektiğine karar vermiştir.

Taocuların inancında iki efsane özellikle önemlidir. İlkine göre, Lao Jun‘un tarih boyunca farklı kişiliklere büründüğüne ve hükümdarlara Taocu doktrini öğretmek için birkaç kez yeryüzüne indiğine inanılır. İkinci efsane Laozi‘nin batıya yaptığı yolculuğun öyküsünden esinlenerek geliştirilmiştir. Bu anlatıda Buda’nın Laozi’nin kendisinden başkası olmadığı düşünülür. MS 3. yüzyılda Budist propagandayla mücadele etmek amacıyla bu tema üzerine uydurma bir kitap yazılmıştır. Budizm’in Taoizm’in alt bir türü olarak sunulduğu Laozi huhuajing adlı bu kitap Çin imparatorluk yetkilileri tarafından sık sık eleştirilmiştir.

Laozi, Çin’deki tüm çevrelerde genel olarak saygı görmeyi daima sürdürmüştür. Konfüçyüsçüler için saygı duyulan bir filozoftu; halk için bir aziz ya da tanrıydı; Taocular içinse Tao’nun bir yansıması ve en büyük tanrısal değerlerinden biriydi.

Yazan: Sosyolog Ömer Yıldırım

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...