Felsefe hakkında her şey…

Benedict de Spinoza

24.03.2024
252
Benedict de Spinoza

Benedict de Spinoza, 17. yüzyılın ikinci yarısında gelişen Kartezyen dönem sonrası filozofların en önemlileri arasındadır. Felsefenin hemen her alanında önemli katkılarda bulunan Spinoza yazılarında Stoacılık, Yahudi Rasyonalizmi, Machiavelli, Hobbes, Descartes ve zamanının çeşitli heterodoks dini düşünürleri gibi farklı kaynakların etkisini ortaya koymuştur. Bu nedenle onu bir okula kategorize etmek zordur. Gene de Spinoza genellikle Descartes ve Leibniz ile birlikte üç büyük rasyonalistten biri olarak görülmüştür.

Spinoza‘nın bilgi edinme aracı olarak duyu algısını değersiz görmesi, tamamen entelektüel bir biliş biçimi tanımlaması ve geometriyi felsefe için bir model olarak idealize etmesi göz önüne alındığında, bu sınıflandırma oldukça adildir. Ancak bu bizi onun uğraşlarındaki eklektisizm ya da düşüncesindeki çarpıcı özgünlük konusunda kör etmemelidir.

Filozoflar arasında Spinoza en çok, Tanrı ve Doğa’nın özdeşleştirildiği tekçi bir metafizikten ortaya çıkan ahlaki bir bakış açısı sunan başyapıt niteliğindeki Etika‘sıyla tanınır. Tanrı artık evreni ilahi irade ile yöneten aşkın bir yaratıcı değil, insanların da bir parçası olduğu sonsuz, zorunlu ve tamamen deterministik bir sistem olarak anlaşılan Doğa’nın ta kendisidir. İnsanlar mutluluğu ancak bu sistemi ve onun içindeki yerlerini rasyonel bir şekilde kavrayarak bulabilirler.

Savunduğu diğer pek çok farklı görüş nedeniyle Spinoza son derece tartışmalı bir isim olarak kalmıştır. Pek çokları için o, bizi aklın rehberliğinde yaşamaya çağıran aydınlanmış modernitenin habercisidir. Diğerleri içinse bizi ayakta tutan geleneklerin düşmanı ve özümüzdeki soylu varlığın yadsıyıcısıdır.

Benedict de Spinoza

Spinoza dünyaya bir Yahudi olarak geldi. Marranolu bir anne babanın oğlu olarak 1632’de doğdu. İber Yarımadası’na kadar yayılan Engizisyon’dan kaçmak ve Hollanda’nın nispeten hoşgörülü atmosferinde yaşamak için Portekiz’den Amsterdam’a göç etmişlerdi. Spinoza’nın babası Michael başarılı bir tüccar ve toplumun saygın bir üyesiydi. Michael’in üç eşinden ikincisi olan küçük Spinoza’nın annesi Hanna, Spinoza altı yaşına basmadan hemen önce, 1638 yılında öldü.

Baruch adı verilen genç Spinoza, cemaatinin akademisi olan Talmud Torah okulunda eğitim gördü. Burada, cemaatin eğitimli bir Yahudi olmak için gerekli gördüğü türden bir eğitim aldı. Bu eğitim büyük ölçüde İbranice, dini ayinler, Tevrat, kutsal metinler ve rabbani tefsirleri içeren dinî çalışmalardan oluşuyordu. Spinoza şüphesiz bunlarda başarılı olsa da, Talmud‘a odaklanan ve genellikle hahamlığa hazırlananlar tarafından üstlenilen daha yüksek çalışma kademelerine geçmemiştir. İster arzu ister zorunluluktan olsun, Spinoza sonunda üvey kardeşi Gabriel ile birlikte devraldığı babasının işinde çalışmak için okulu bırakmıştır.

Baruch Spinoza

Baruch Spinoza

Amsterdam’daki Yahudi cemaati hiçbir şekilde kapalı bir cemaat değildi, ancak Spinoza’nın ticari faaliyetleri onu o zamana kadar karşılaştıklarından çok daha farklı düşünce akımlarıyla temasa geçirdi. En önemlisi, felsefe ve bilimdeki en son gelişmelerin yanı sıra çok çeşitli teolojik konulara yoğun ilgi duyan ‘özgür düşünceli’ Protestanlarla iletişim kurdu. Bu ilgi doğal olarak, Hollanda’daki pek çok kişi tarafından son yıllarda ortaya çıkan skolastisizme alternatifler arasında en umut verici olarak görülen Descartes’ın çalışmalarını da içeriyordu. Bu özgür düşünceliler, ilgi alanlarını tartışmak için kendilerini kolej adını verdikleri ve düzenli olarak bir araya gelen küçük gruplar biçiminde örgütlediler. Spinoza 1650’lerin ilk yarısı gibi erken bir tarihte bu tür toplantılara katılmış olabilir ve büyük olasılıkla Kartezyen düşünceyle ilk kez burada karşılaşmıştır.

Bu, Spinoza’nın kendi geleneğindeki kaynaklardan yararlanmayı bıraktığı anlamına gelmez. Örneğin Maimonides ve Gersonides gibi felsefi açıdan önemli figürlerin yazılarına kendini kaptırır, ancak entelektüel ufku genişlemekte ve onu daha uzaklara bakmaya iten bir tedirginlik yaşamaktadır. İşte tam bu sırada, Amsterdam’da yakın zamanda bir Latince okulu kuran eski bir Cizvit olan Franciscus Van den Enden’in eğitimi altına girdi. Van den Enden’in Spinoza için mükemmel bir öğretmen olduğu ortaya çıktı. Bir Latince uzmanı olarak çok iyi bir üne sahip olmasının yanı sıra, bilimlerdeki tüm yenilikleri takip eden bir tıp doktoruydu. Ayrıca dinsiz olduğu iddia edilen düşünce yapısıyla da ünlüydü ve demokratik siyasi ideallerin tutkulu bir savunucusuydu. Spinoza’nın Van den Enden ile yaptığı çalışmaların, isimlerin nasıl düşürüleceğine dair derslerden daha fazlasını içerdiğini söylemek yanlış olmaz.

Ancak Spinoza’nın entelektüel yöneliminin bir karşılığı vardı. Gittikçe artan Ortodoks karşıtı görüşleri ve belki de Yahudi yasalarına uyma konusundaki ihmalkârlığı cemaatle ilişkilerini gerdi. Gerginlik o kadar büyüdü ki 1656’da sinagogun ileri gelenleri onu aforoz etmek için harekete geçti. Aforoz yazısı ayrıntı vermeden onu ‘iğrenç sapkınlıklar’ ve ‘canavarca eylemler’ ile suçlar. Ardından ona karşı bir dizi lanet sıralayarak başkalarının onunla iletişim kurmasını, onunla iş yapmasını, yazabileceği herhangi bir şeyi okumasını ve hatta ona yaklaşmasını yasaklamıştır. Spinoza hâlâ bir Yahudi olsa da artık dışlanmış biriydi.

Spinoza‘nın aforoz edilmesini takip eden yıllardaki faaliyetleri hakkında çok az şey bilinmektedir. Van den Enden ile çalışmalarına devam etti ve zaman zaman hocasının evinde ikamet etti. Ticarete devam etmesi artık imkânsız olduğundan, büyük olasılıkla bu dönemde başka uğraşlar edinmiştir. Ayrıca üniversitede okumak için belirli aralıklarla Leiden’e gittiğine dair kanıtlar da vardır. Orada Kartezyen felsefe konusunda resmi eğitim almış ve önde gelen Hollandalı Kartezyenlerin çalışmalarına aşina olmuştur. 1661 yılında Leiden yakınlarındaki Rijnsburg kasabasına yerleşti.

Aynı dönemde, 1650’lerin sonlarında Spinoza edebî kariyerine başladı. İlk eseri olan Aklın Islahı Üzerine İnceleme, zihnin mükemmelleşmesi için gerekli olan açık ve seçik fikirleri oluşturmasını sağlayacak felsefi bir yöntem formüle etme girişimidir. Buna ek olarak, çeşitli bilgi türleri üzerine düşünme, tanım üzerine uzun bir inceleme ve şüphenin doğası ve nedenleri üzerine uzun bir analiz içerir. Bilinmeyen nedenlerden ötürü, Spinoza’nın her zaman onu tamamlamaya niyetli olduğu anlaşılmasına rağmen, İnceleme yarım bırakılmıştır. Bundan kısa bir süre sonra, Rijnsburg’dayken, Spinoza Tanrı, İnsan ve İyiliği Üzerine Kısa İnceleme üzerinde çalışmaya başlamıştır. Arkadaşlar arasında özel olarak dağıtılan bu çalışma, Olgunluk Dönemi eseri olan Etika‘nın birçok temasının habercisidir. En önemlisi, Spinoza’nın tezlerinin en ünlüsü olan Tanrı ve Doğa’nın özdeşliğinin açık bir ifadesini içermesidir.

Spinozacılık, materyalist bir felsefi sistemdir.

Spinozacılık, materyalist bir felsefi sistemdir.

Spinoza’nın Rijnsburg’daki ikameti kısa sürdü. 1663’te Lahey’den çok uzak olmayan Voorburg kasabasına taşındı ve burada sakin ama yoğun bir hayata başladı. Arkadaşlarının isteğiyle, Leiden’de bir öğrencisine Descartes’ın Felsefenin İlkeleri eseri üzerine verdiği bir dizi dersi hemen yayına hazırlamaya başladı. Sonuç, artık Benedict olarak Latinceleştirilmiş olan kendi adıyla yayınlayacağı tek eseriydi: René Descartes’ın Felsefenin İlkeleri. Yayın şartı olarak Spinoza, arkadaşı Lodewijk Meyer’e esere bir önsöz yazdırdı ve okuyucuyu amacının sadece açıklama olduğu ve Descartes’ın tüm çıkarımlarını onaylamadığı konusunda uyardı. Ayrıca, Metafizik Düşünceler başlıklı, kendi görüşlerinden bazılarının taslağını çizdiği kısa bir parça da ekledi. Descartes’a olan hayranlığına rağmen Spinoza bir Kartezyen olarak görülmek istememiştir.

Spinoza’nın Descartes üzerine çalışması, onun felsefede geometrik yöntemin kullanımıyla erken dönemlerden itibaren ilgilendiğini göstermektedir. İlkeler‘in bazı kısımlarını geometrik forma sokmanın yanı sıra, kendi Kısa İnceleme’sinden aldığı malzemenin geometrik gösterimlerini denemeye başladı. Düşüncesinin tamamen geometrik bir sunumunu yapma fikri bu deneyler sonucunda ortaya çıktı. Bunun üzerinde çalışmaya 1660’ların başında başladı ve 1665’e gelindiğinde Etika‘nın önemli bölümleri taslak halinde Amsterdam’daki arkadaşları arasında dolaşıyordu. O zamana kadar projeye iyice yoğunlaşmış olmasına rağmen, günün siyasi ve dinî iklimi Spinoza’yı projeyi tamamlama konusunda tereddütte bıraktı. İhtiyatlı davranmayı seçti ve üzerinde çalışmayı askıya aldı, bunun yerine Etika’ya açık bir okuyucu kitlesi hazırlayacak bir kitaba yöneldi. Bu, 1670 yılında tamamladığı ve anonim olarak yayınladığı Teolojik-Politik İnceleme‘ydi.

Spinoza‘nın Teolojik-Politik İnceleme’deki amacı, toplumun istikrar ve güvenliğinin düşünce özgürlüğü, yani öncelikle felsefe yapma özgürlüğü tarafından zayıflatılmadığını, aksine geliştirildiğini savunmaktı. Metinden de anlaşılacağı üzere, bu özgürlüğe yönelik başlıca tehdidin, iktidarı korumak için insanların korkuları ve batıl inançlarıyla oynamakla suçladığı ruhban sınıfından kaynaklandığını düşünüyordu. Onun çözümü, ruhban sınıfını tüm siyasi güçten mahrum bırakmak, hatta dinin uygulanması üzerindeki yetkiyi egemenin eline vermekti. Spinoza’ya göre hükümdar bu alanda geniş özgürlükler tanımalı, rakip mezhepler karşısında tarafsız ve anlamı çeşitli yorumlara açık olan asgari bir itikada bağlılıktan fazlasını şart koşmamalıdır. Bu sayede filozofların mezhepçiliğin kısıtlamalarına takılmadan işlerini yapabilme özgürlüğüne sahip olacaklarını umuyordu.

Bekleneceği üzere, Teolojik-Politik İnceleme bir eleştiri fırtınasıyla karşılandı. Bir kötülük eseri olarak kınandı ve yazarı onu yazarken kötü niyetli olmakla suçlandı. Spinoza’nın en yakın arkadaşlarından bazıları bile bu eserden derin bir rahatsızlık duydu. Her ne kadar bundan özenle kaçınmaya çalışmış olsa da, Spinoza kendini hararetli dinî tartışmaların içinde buldu ve ateizmle anılmaya başlandı.

Spinoza’nın son taşınması, 1670 yılında, kalan yıllarını geçireceği Lahey’e oldu. Teolojik-Politik İnceleme‘sinin yarattığı etkiyle uğraşmak zorunda kalmasının yanı sıra, Jan De Witt’in kardeşi Cornelius ile birlikte Orangist-Kalvinistlerden oluşan öfkeli bir kalabalık tarafından öldürülmesiyle sonuçlanan siyasi bir devrime tanık oldu. Spinoza liberal politikaları nedeniyle De Witt’e hayrandı ve cinayet karşısında dehşete düşmüştü. Orangist-Kalvinist grubun yükselişiyle birlikte kendi durumunun da zayıfladığını hissetti.

Bu rahatsız edici durumlara rağmen Spinoza yoluna devam etti. Bir İbranice gramer yazımı da dahil olmak üzere yeni projeler gerçekleştirdi ve Etika üzerinde çalışmaya geri döndü. Teolojik-Politik İnceleme‘nin karşılaştığı olumsuzluklar ve yeni politik ortamın gerçekleri göz önüne alındığında, bunu başarı şansı hakkında derin bir karamsarlık duygusuyla yapmış olmalıdır. 1675 yılına gelindiğinde eser tamamlanmıştı. Ancak Spinoza, düşmanlarının etki ve fırsatlarının arttığını düşündüğü için onu yayınlamamaya karar verdi. Felsefesinin nihai ifadesinin halk tarafından görülmesi için ölümünden sonrasını beklemesi gerekecekti.

Bu sırada Spinoza’nın sağlık durumu kötüye gidiyordu. Solunum yollarındaki bir hastalık nedeniyle zayıf düşen Spinoza, hayatının son yılını bir siyaset felsefesi eseri olan Politik İnceleme‘yi yazmaya adadı. Ölümünde yarım kalmış olsa da, Spinoza’nın niyeti her türden devletin nasıl iyileştirilebileceğini göstermek ve demokrasinin diğer siyasi örgütlenme biçimleri karşısındaki üstünlüğünü savunmaktı. Machiavelli ve Hobbes’un izinden giden Spinoza’nın argümanı ütopik olmayacak, Etika‘da ortaya konan psikolojik teoriden yola çıkarak insan doğasının gerçekçi bir değerlendirmesine dayanacaktı. Bitirdiği bölümde Spinoza, farklı anayasal biçimlerin akıllı bir analisti ve liberal toplumsal sözleşme teorisyenleri arasında özgün bir düşünür olduğunu göstermiştir.

Spinoza 1677 yılında Lahey’de kiraladığı odasında huzur içinde öldü. Vasiyet bırakmamıştı, ancak yayınlanmamış eserlerinin el yazmaları –Aklın Islahı Üzerine İnceleme, Etik, İbranice Gramer ve Siyasi İnceleme– yazışmalarıyla birlikte masasında bulundu. Bunlar yayınlanmak üzere hemen Amsterdam’a gönderildi ve kısa süre içinde B.D.S. Opus Posthuma olarak basıldı. Ancak Spinoza ölümünde bile tartışmalardan kaçamadı; 1678’de bu eserler tüm Hollanda’da yasaklandı.

İlgili konular:

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...