Öznel ve Nesnel Nedir?
Toplumsal gelişmenin birbiriyle bağımlı iki koşulu.
Öznel ve nesnel etmenlerin bağımlılığı, eytişimsel ve tarihsel özdekçi
felsefenin en önemli bulgularından biridir. Öznel’le nesnel arasındaki
ilişki, usla özdek ya da bilinçle doğa arasındaki ilişkinin özel bir
görünümüdür. İnsanın varlaşmasından önce tarih nesnel bir süreç
izlemiştir. Bu insansız evrede ne olduysa kendiliğinden olmuştur. ama
insanın varlaşmasıyla insansal bilinç de nu nesnel sürece katılmış ve
onunla eytişimsel bir etkileşime başlamıştır. bundan ötürüdür ki
toplumsal-tarihsel yasalarda, doğasal-tarihsel yasalardan farklı olarak,
nesnelliğin yanında öznel bir yan da vardır. toplumsal yasalar, son
çözümlemede, insan etkinlikleriyle oluşmuşlardır. Ama gene de bu
yasalar, insanların bilincinden ve iradesinden bağımsız olarak ortaya
çıkmışlardır. Çünkü insanların bilinçli ve önceden tasarlanmış
eylemlerinin sonucu değildirler. İnsanlar şu ya da bu aleti
geliştirirken, bir topraktan bambaşka bir toprağa göçerken,
birbirleriyle şöyle ya da böyle yardımlaşırken (ya da çatışırken N.) bu
eylemlerinin zorunlu olarak varacağı toplumsal sonuçları
düşünmemişlerdir; yapmak istedikleri sadece günlük işlerini
kolaylaştırmak, kendilerine yarar ve çıkar sağlamaktır. Bundan başka
yeni kuşaklar, uzun bir tarih sürecinde kendilerinden önceki kuşaklarca
yavaş yavaş hazırlanmış bir ortamda gözlerini açmışlardır; bulduklarına
uymak ve bulduklarıyla yaşamak zorundadırlar. Bundan ötürüdür ki onların
çevrelerindeki toplumsal süreç de, tıpkı doğal süreç gibi, bilinç ve
iradelerinden bağımsızdır.
‘’İnsanlar, varlıklarının toplumsal
üretiminde, zorunlu, kendi bilinç ve iradelerinden bağımsız, belirli
ilişkiler kurarlar. Bu üretim ilişkileri, onlarım maddi üretici
güçlerinin belirli bir aşamasına uygun düşer’’. Ne var ki insanlar,
bilinç ve iradelerinden bağımsız olan bu ilişkiler içinde yaşarken belli
düşünceler, istekler ve amaçlar edinirler. Bu düşünceler, istekler ve
amaçlar giderek öznel olmaktan çıkarlar ve insanların eylemlerinde dile
gelmeye başlarlar. Eylemlerde dile gelmeye başlayan düşünceler ve
amaçlar zamanla yaygınlaşır ve güçlenir. Tarihsel ve toplumsal gelişmeyi
sağlayan tüm toplumsal ilişkiler, üretim düzeyi, doğa koşulları ‘nesnel
etmenler’dir. İnsanların bizzat kendileri, istekleri, amaçları,
örgütleriyse öznel etmenler’dir. Öznel etmenlerle nesnel etmenler
birbirlerine sıkıca bağlıdırlar ve eytişimsel bir ilişki içindedirler.
Öznel etmenler tarihte ancak gerekli nesnel etmenlerin hazır bulunduğu
bir zamanda rol oynayabilirler, buna karşı nesnel etmenler de ancak
öznel etmenlerin işlemesiyle meydana çıkabilirler.
Kabaca örneklemek gerekirse tarihte bir Napolyon (öznel etmen) ancak
belli tarihsel ve toplumsal koşulların (nesnel etmen) hazır bulunmasıyla
meydana çıkabilir, ama o tarihsel ve toplumsal koşulları (nesnel etmen)
bilinçli ya da bilinçsiz olarak insanlar (öznel etmen) hazırlarlar; ne
var ki insanlar bu hazırlığı keyiflerine göre değil, tarihsel ve
toplumsal nesnel yasaların belirlediği doğrultuda yapmak zorundadırlar.
Demek ki nesnel olanla öznel olanın ilişkisinde temel ve belirleyici
olan nesnel olandır (zorunluluktur N.), ama nesnel olanın
belirleyebilmesi için de öznel olanın varlığı gerekir. İnsan, nesnel
yasalara bağlı bulunan eylemine öznel amaçlar katar. Doğa yasaları
‘kendiliğinden’ işler, toplum yasalarıysa kendiliğinden işlemez. Toplum
yasalarını ortaya çıkarabilmek ve işletebilmek için ‘öznel bir
mekanizma’ gereklidir. Doğa yasalarıyla toplum yasaları arasındaki büyük
ayrım da buradadır. Çünkü insanlı doğada, bilinç artık, nesnel tarih
sürecine katılmış bulunmaktadır ve özdeksel üretimin nesnel etmeni
insanın bilinçli faaliyetinden oluşmuştur. Demek ki insanlı doğada,
insansız doğadan farklı olarak, nesnel etmenin oluşumunda da insanın
öznel etkinliği işe karışmıştır.
Özetle, insanlı doğanın tüm toplumsal olaylarını insan düşüncesi ve
istekleri yönlendirir, ama bu insan düşüncesi ve istekleri de insanın
doğduğu anda var olarak bulduğu nesnel ortamın ürünü ve zorunlu
sonucudur. Demek ki tüm toplumsal olayları yönlendiren insan düşüncesi
ve istekleri kendiliğinden ya da insanların keyiflerine göre oluşmuş
değildir, var bulunan nesnel koşulların zorunlu sonucu olarak
oluşmuştur; belli bir devrimi gerçekleştirmek ya da belli bir aleti icat
etmek için de belli koşulların zorunlu olarak oluşturduğu belli
düşünceler ve istekler gereklidir.
Toparlayalım: bir devrim ya da bir icat kendiliğinden olmaz, insan
etkinliği (öznel etmen) gereklidir; ama bu insan etkinliğinin
gerçekleşmesi de kendiliğinden olmaz, belli tarihsel ve toplumsal
koşullar (nesnel etmen) gereklidir. İşte, öznelle nesnelin sıkı ilişkisi
ve bağımlılığı buradadır.
Derleyen: Sosyolog Ömer YILDIRIM
Kaynak: Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 1. Sınıf
"Felsefeye Giriş" ve 3. Sınıf "Çağdaş
Felsefe Tarihi" Dersi Ders Notları (Ömer YILDIRIM); "Felsefe Sözlüğü"
Orhan Hançerlioğlu
|