Felsefe hakkında her şey…

Ayn Rand kimdir?

02.11.2019
3.441
Ayn Rand kimdir?

Ayn Rand 2 Şubat 1905 ila 6 Mart 1982 arasında yaşamış ve asıl adı Alisa Zinovyevna Rosenbaum olan, kurduğu objektivizm felsefesi ve yazdığı “Yaşamak İstiyorum” (We the Living), “Ben” (Anthem), “Hayatın Kaynağı” (The Fountainhead) ve “Atlas Silkindi” (Atlas Shrugged) kitaplarıyla tanınan filozof ve yazardır.

Ayn Rand Rusya’nın St. Petersburg bölgesinde doğmuştur. Agnostik anlayışı benimsemiş ve dine karşı ilgisiz olan Yahudi bir ailenin üç kızının en büyüğüdür. Küçük yaşlarından itibaren edebiyata ve sinemaya ilgi duymuştur. Öyle ki daha yedi yaşındayken hikâyeler ve oyunlar yazmaya başlamıştır. Annesinin öğretmenliğinde Fransızca öğrenen Ayn Rand aynı zamanda gene annesinin desteğiyle çocuklar için hikâyeler yayımlayan bir dergiye abone olmuştur. Rand bu dergilerde ilk çocukluk kahramanını bulmuştur ve o da Gizemli Vadi isimli hikâyedeki yerli bir subay olan Cyrus Paltons’tur.

Gençlik yılları boyunca Sir Walter Scott, Alexandre Dumas ve diğer romantik yazarların kitaplarını okuyan Ayn Rand genel olarak romantizm akımına karşı tutkulu bir ilgi beslemiştir. Henüz 13 yaşında iken Victor Hugo’yu keşfetmiş ve onun romanlarına karşı müthiş bir beğeni duymuştur. Sonraki yıllarda Rand Hugo’yu en sevdiği, dünya edebiyatının en büyük roman yazarı olarak tanımlamış ve anmıştır.

Petrograt Üniversitesinde felsefe ve tarih okuyan Ayn Rand üniversite yıllarında Edmond Rostand, Friedrich Schiller ve Fyodor Dostoyevski’nin yazınıyla karşılaşmıştır. Rostand’a zengin, romantik hayal gücü; Schiller’e de büyük, kahramansı etkisi yüzünden hayranlık beslemiştir. Dostoyevski’ye kurduğu drama ve yaptığı derin ahlaki analizler nedeniyle hayran olmuş; ama yazarın felsefesine ve hayat anlayışına tamamen karşı bir tutum sergilemiştir.

Kısa öyküler ve oyunlar yazmaya devam eden Rand yoğun bir şekilde anti-Sovyet fikirler içeren düzensiz bir günlük tutmuştur. Nietzsche ile de tanışmış, onun “Böyle Buyurdu Zerdüşt”teki özgür adamı kahramanca yüceltişinden çok hoşlanmıştır, ama aynı zamanda felsefesine romanlarının ön söz kısmında haşince eleştirecek kadar karşı olmuştur.

AYN RAND’IN FELSEFESİ

Felsefesi ve kitapları onun kendi bireycilik, rasyonel bencillik ve kapitalizm mefhumlarını vurgular. Devletin özgür bir toplumda yasal ama minimal bir role sahip olduğuna inanan Ayn Rand, bir anarşist değil ama bir minarşist’tir ve bu tanımı kendi kullanmamıştır.

Romanları kendisine özgü oluşturduğu bir kahramanın tanıtımını merkez alır, kahraman kendi yeteneği özgünlüğü ve bağımsızlığı yüzünden toplumla çatışır, ama bu çatışmalar onun hataları yüzünden değil, rasyonel davrandığı ve yürekten gelen bir şekilde kendi çıkarı için çalıştığı için olur.

Rand’a göre rasyonel düşünen akıllar için çatışma söz konusu değildir. Kahraman yine de idealleri doğrultusunda devam eder. Rand bu kahramanı ideal insan olarak görür ve literatürünün bu tip insanlar için bir tanıtım yeri olmasını amaç edinir.

Ona göre;

  • İnsan değerlerini ve hareketlerini mantık kullanarak seçmelidir,
  • Bireylerin kendilerini başkaları için feda etmeden ve aynısını başkalarından beklemeden kendi amaçları için yaşamaya hakları vardır,
  • Kimsenin bir başkasının haklarına güç kullanarak tecavüz etmeye ya da güç kullanarak ona kendi fikirlerini empoze etmeye hakkı yoktur.

Rand’ı açık ara en çok etkileyen isim özellikle “Mantık” adlı eseriyle Aristoteles’tir, onu gelmiş geçmiş en büyük filozof olarak görmüş ve sonradan etkilendiği tek filozof olduğunu söylemiştir.

1924’te devlet sinema sanatları enstitüsüne giren Ayn Rand 1925’te Amerika’daki akrabalarını ziyaret etmek için oraya gitmiştir. Şubat 1926’da 21 yaşında ABD’ye gelmiş ve akrabalarıyla Şikago’da geçirdiği kısa bir süreden sonra bir daha hiçbir zaman Sovyetler Birliği’ne geri dönmemeye karar vermiştir. Senarist olma hayali ile Hollywood yollarına düşmüştür.

Sonradan ismini Ayn Rand olarak değiştirmiştir. İsmini Remington Rand daktilosundan aldığına dair bir rivayet vardır ama o Ayn Rand ismini daktilo piyasaya çıkmadan önce kullanmaya başlamıştır. Ayn adını Finlandiyalı bir yazardan etkilenip aldığını söylemiştir. Bu Finlandiya-Estonyalı bir yazar olan Aino Kallas olabilir, ama Fince konuşulan ülkelerde bu isme ve varyasyonlarına sıklıkla rastlandığı için kesin olarak bilinmiyor.

AYN RAND’IN ESERLERİ

Başlangıçta Hollywood’da bocaladı ve basit ihtiyaçlarını karşılayabilmek için tuhaf işlere girdi. Ek olarak Cecil B. DeMille’in King of Kings’inde çalışırken gözüne çarpan hırslı, genç bir aktörle tanıştı, Frank O’Connor. İkisi 1929 yılında evlendiler. 1931 yılında Rand Amerikan vatandaşlığına kabul edildi.

Edebi ilk başarısını 1932 yılında Red Pawn adlı senaryosunu Universal stüdyolarına satarak yakaladı. Ardından 1934’te 16 Ocak Gecesi (Night of January 16th) adlı eserini yayımladı ve bu eser büyük ölçüde başarılı oldu. Sonra 1936’da Yaşamak İstiyorum (We the Living), 1938’de de Ben (Anthem) adlı romanlarını yazdı.

Yaşamak İstiyorum Amerikalı eleştirmenlerden orta, İngiltere’de ise iyi bir tepki aldı, ama Anthem tuhaf yayımlanma hikâyesi yüzünden sadece İngilterede ama önemli bir beğeni kazandı. Rand Amerikayı o yıllarda etkisine alan kızıl dönem’e (the red decade) son derece karşıydı ve aslında Anthem Amerikada yayıncı bile bulamadı, ilk baskısı İngiltere’de yapılmıştır. Bunun yanında, Rand hala edebi üslunu tam olarak geliştirememişti ve romanları hala gelişmesini tamamlamamıştı.

Roma’daki Scalara film şirketi tarafından 1942’de Ayn Rand’ın haberi olmadan Yaşamak İstiyorum kitabı üzerine 2 film yapıldı: Noi vivi ve Addio, Kira. Benito Mussolini yönetimindeki İtalyan hükümeti ikisini de sansürledi fakat anti-sovyet içeriği yüzünden yayınlanmasına izin verdi. Filmler başarı kazandı ve halk çabucak filmlerin komünizm’e olduğu kadar faşizm’e de karşı olduğunu anladı, kısa süre sonra da hükümet yasaklamaya karar verdi. Sonradan filmler elden geçirildi ve Rand’ın onayı ile We the Living adı ile 1986 yılında yayınlandı.

Rand’ın profesyonel anlamda ilk büyük başarısı yazımı 7 sene süren ve 1943 yılında yayınlanan Hayatın Kaynağı (The Fountainhead) romanı oldu. Roman 12 yayıncı firma tarafından “fazla entelektüel ve Amerikan düşünce tarzına karşı” olması gerekçesiyle geri çevrildi, “bu kitabı okuyacak bir kitle yok” ‘tu. Sonunda kitap Archibald Ogden’in kitabı beğenmesi ve editörlük kurulunda kabul ettirmesi sayesinde Bobbs-Merrill Company yayınevi tarafından basıldı. İlk zorluklara rağmen Hayatın Kaynağı dünya çapında bir başarıya kavuşarak Ayn Rand’a ün ve ekonomik rahatlama getirdi.

Hayatın Kaynağı’nın teması “insanın ruhundaki bireycilik ve kollektivistlik”tir. Beş ana karakteri konu alır. Başkahraman Howard Roark, Rand’ın idealidir, yüce ruhlu, kendi fikirlerine ve ideallerine güçlü biçimde bağlı, hiçkimsenin bir başkasının tarzını herhangi bir alanda, özellikte mimaride kopya etmemesi gerektiğini düşünen bir mimar. Romandaki diğer tüm karakterler yoğunluğu değişmekle birlikte ondan değerlerinden feragat etmesini talep ederler ama o kararlılığını muhafaza eder. Roark’ın ilginç bir başka yönü de, bu savaşını alışılagelmiş diğer kahramanlar gibi özgünlüğü ve dünyanın adaletsizliği ile ilgili uzun ve tutkulu monologlara girerek değil, aksine kibirli, neredeyse küçümseyici bir suskunluk ve birkaç küçük söz ile yapar.

Rand’ın “magnum opus”u, en büyük eseri Atlas Vazgeçti’dir. (Atlas Shrugged) 1957 yılında yayımlanmış ve dünya çapında bir bestseller olmuştur. (Kitabın adının Türkçe karşılığı “Atlas Silkindi”‘dir. Dünyayı sırtında taşıyan Atlas’ın artık vazgeçtiğine yapılan bir göndermedir. Türkçe çevirisinde “Atlas Vazgeçti” ismi kullanılmıştır.) Atlas Vazgeçti, Ayn Rand’ın objektivist felsefesini en iyi ve bütün şekilde anlattığı romanıdır. Kitapta yer alan şu sözleri düşüncesini özetler:

“Benim felsefem, özünde, hayattaki ahlaki amacı kendi mutluluğu olan, varlığının yegane amacı ve en yüce eseri olarak yaratıcı üretkenliğini gören kahramansı bir varlık, bir insan konseptidir.”

Atlas Vazgeçti’nin ana teması “insan aklının toplumdaki rolü” dür. Rand sanayiciyi tüm toplumlardaki en değerli organ olarak görür ve sanayicilere karşı duyulan genel kızgınlığı son derece sert bir biçimde eleştirir. Bu duyguları onu Amerikalı sanayicilerin greve gittiği ve dağlık bir alanda saklanmayı seçtiği bir roman yazmaya iter. Toplumun sömürücü olarak gördüğü, aşağıladığı ve suçladığı bu idealist, yaratıcı insanların kaçmasıyla Amerikan toplumu ve ekonomisi genel anlamda çöküşe girer. Hükümet sanayi üzerindeki zaten boğucu olan kontrollerini artırarak tepki gösterir. Roman her ne kadar politik bir temayı merkez almışsa da seks, müzik, tıp ve insan yetenekleri gibi birçok farklı ve kompleks meseleyi irdeler.

Rand yakalandığı kanser hastalığını yendikten sonra 6 Mart 1982’de kalp krizinden öldü. Mezarı Valhalla, New York’taki Kensico mezarlığı’ndadır.

İLGİLİ KONULAR:

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

2005'ten beri çevrim içi felsefe yapıyoruz...